Yükseğin sonu var değil mi? İşte Everest Dağı'nın zirvesi, daha yükseği de yok. Ama çoğun sonu yok. Kadim dostum çok için çalışmadı. Çok şey bırakmak için çalıştı." Fatih Camii'nde Sakıp Sabancı'yı sonsuzluğa uğurlarken duayen sanayici Hayati Zırh'ın dudaklarından bu cümle dökülüyordu. Sakıp Sabancı, Hayati Bey'in 40 yıllık dostuydu. 'Sen benim 6 defa ağabeyimsin' dermiş. Çünkü Hayati Bey Sakıp Sabancı'dan 6 yaş daha büyükmüş. Fatih Camii çok kalabalıktı. Arkasından dua etmek isteyenler öyle çoktu ki yürümek kimi zaman mümkün olmadı. Çıkışta yine Hayati Bey'e rastladık. Bir kenarda öylece duruyordu. Beni ve Sabah Ekonomi'den arkadaşlarım Esen Evran ve Leyla Şen'i otomobiline davet etti. Hemen hemen bütün evlere giren, Anadolu'daki her çeyiz sandığında mutlaka yer alan el emeği göz nuru dantellerin örüldüğü o meşhur Altınbaşak'ı üreten şirketi Diktaş'ın Kartal'daki fabrikasına gidiyordu. Otomobilde bir ara sessizlik oldu. Sonra Hayati Bey, bize dönerek 'Şoförüm benim sırdaşım. Söylemez. Bir sigara rica edebilir miyim" diye sordu. Esen de çantasından bir adet sigara çıkarıp verdi. Hayati Bey öyle çok üzülmüştü ki, yıllar önce bıraktığı sigarayla acısını dağıtmak istedi. "Kardeşimi kaybetmiş gibiyim" diyordu ne de olsa. Hiçbirimiz, özellikle de sigarayla arası hiç iyi olmayan ben, bir şey diyemedik. "20 yıl kadar önceydi. Uçakla Ankara'ya gidiyorduk. Dayanamadım ve dedim ki 'pek çoğunun özel uçakla her yere gidip gelmesi ne kadar ayıpsa, Ağam senin de özel uçağının olmaması o kadar ayıp. Kendine bir uçak almayacak mısın?' Bana baktı ve 'Haklı olabilirsin. Bir düşüneyim' dedi. Biliyorsunuz hiç özel uçağı olmadı" dedi Hayati Bey. Otomobilin arka koltuğunda ben ve iki arkadaşım oturmuş, ön koltukta oturan kadim dostun anlattıklarını dinliyoruz. Hepimiz hüzünlüyüz. Zırh da İstanbul Sanayi Odası'nın meclis üyelerinden. "Meclis de eskisi gibi olmayacak artık" dedi bir ara. Sabancı'nın sesini özleyeceklerini, öyle bir sesin bulunmasının mümkün olmadığını anlattı. Derken bir sigara daha istedi. Esen hem bir sigara hem de nazar boncuklu çakmağını verdi. Sakıp Sabancı bu dünyadan kimseyle vedalaşmadan ayrıldı. Cenaze töreninde eşi Türkan Hanım'a baş sağlığı dilerken, vedalaşıp vedalaşmadıklarını sordum. "Vedalaşmadık. Zaten son zamanlarda bilinci hep kapalıydı" dedi. Başta CEO Celal Metin ve Sabancı'nın hastanedeki odasına giren yakın çevresi birbiriyle anlaşmış ve içeri de 'nasılsın, iyi misin' türü nezaket soruları hiç sorulmamış. Yakınları da Sabancı sanki hasta değilmiş gibi davranmış. Sanırım Sabancı bu dünyayla, sevenleriyle tam da istediği gibi vedalaştı. Bu vesileyle Sabancı Ailesi'ne ve sevenlerine baş sağlığı diliyorum.