| |
Türkiye modeli
Brüksel Doğru zamanda ve doğru adreste yapılan başarılı bir toplantı... Dün AB'nin ve Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen etkinliği ancak böyle özetleyebiliriz. Toplantıyı, merkezi İstanbul'da olan Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı düzenledi. Katılımcılar Türk ve Avrupalı siyasetçiler, bilim adamları, diplomatlar, emekli generallerdi. Konuşulan konu ise... "Genelde" Türkiye'nin AB üyeliği idi. "Özel" olarak da uzun uzun "İslam düşüncesiyle Türkiye modeli" üzerinde duruldu. Avrupalı için "ilginç" bir konu. O nedenle de toplantı çok büyük ilgi gördü.
*** Toplantıda "açılış konuşmalarından" sonra iki oturum yapıldı. Birinci oturumun konusu: Devlet ve İslam: Türkiye modeli. İkinci oturumun konusu: Türkiye'nin Avrupa Birliği ve Müslüman dünyası ile olan diyaloğu. Toplantı süresince gözledik ki... Batı'da, Türkiye ile ilgili olarak "zihinlerde hala bazı soru işaretleri var." Bu bakımdan dünkü toplantı "pek çok soruya yanıt oldu... Pek çok kafa karışıklığını giderdi."
*** Brüksel'deki toplantıya katılan Avrupalı bilim adamları, diplomatlar, siyasetçiler ve gazeteciler "Demirel'in konuşmasını merak ediyorlardı." Ama Demirel dün toplantıda yoktu. Aradık ve sorduk: - Gelseydiniz neler söyleyecektiniz? - Özet olarak şunları. İşte Demirel'in "yapamadığı konuşmanın" özü:
*** Türkiye, halkı Müslüman olan bir laik Cumhuriyet'tir. Türkiye'deki uygulama ile görülmüştür ki, laiklik ile Müslümanlık, birbirine ters düşmemektedir. Din, laikliğin koruması altındadır. Laiklik, din ve vicdan özgürlüğü demektir. Din ise Allah ile kişi arasında bir olaydır. Demokrasinin din gruplarıyla da, etnik gruplarla da mukavelesi yoktur. Demokrasinin mukavelesi bireyledir. Demokratik Cumhuriyet'te kişinin hakları ve sorumlulukları vardır. Buna Anayasal vatandaşlık diyoruz. Kişi bir din ve ırka mensup olduğu için de- ğil, bu ülkenin Anayasası ile bağlı olduğu için, ülkenin vatandaşıdır. Türkiye'nin bir başka özelliği daha var. Türkiye, demokratik Cumhuriyet olmadan önce, Osmanlı'nın ana bakiyesi üzerine kurulmuştur. Bu ana bakiye bir savaşın sonunda kurtarıldı. Ve bu savaşa hangi mezhepten, hangi ırktan olursa olsun, hiçbir fark gözetilmeksizin, bu ülkenin sınırları içinde oturan herkes katıldı. Savaş birlikte kazanıldı. Bu savaşın adı Kurtuluş Savaşı'dır. Türkiye'yi üniter devlet yapan da budur. Türkiye'nin bu haliyle çağdaş devlet olmasına hiçbir engel yoktur. Büyük Atatürk, Anayasa'da devletin dini İslamdır diye yazılı iken bile çağdaşlığın gerektirdiği reformları yapmıştır. Anayasamıza laiklik 1937'de girdi. Ama çok daha önce Medeni Kanun çıkarılmış, kadın erkek eşitliği sağlanmış, kadına Batı'nın birçok ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkı verilmiştir. Türkiye, bir barış projesi olan büyük Avrupa projesine 1959'dan itibaren ilgi duymuştur. 1963'te de bunu yazılı anlaşma haline getirmiştir. Türkiye, AB için bir zaaf değil, güçtür. Aynı zamanda bir köprüdür. Avrupa'nın, Türkiye'yi iyi anlaması lazımdır.
|