|
|
Saraya zorla girmediler
* Kitaptan haremde yaşayan kadınların buradaki ortamdan çok memnun oldukları, hareme gireceklerini öğrendiklerinde çok sevindiklerini öğreniyoruz. Bugünün kadınlarına esaret gibi gelecek bu durum bir çelişki değil mi? Tabii her saraylı kadının halinden memnun olduğunu söylemek imkansız, ama çoğunluğun yerlerinden hoşnut olduklarını biliyorum. Bazı tarihçiler haremin bir mektep olduğunu yazıyorlar, bence tam olarak böyle değildi, zaten halamın durumundan da bu anlaşılıyor. Kendisi 1919 yılında 21 yaşında hareme, sadece ve sadece Nazikeda Kadınefendi'ye hizmet etmek için giriyor, orada bir şey öğrenip sonradan bir paşa ile evlendirilmek için değil. Demek istediğim Osmanlı'nın son döneminde hareme alınan kızlar iki ayrı gruplara ayrılmış; biri orada eğitim alıp sonradan ayrılmak için, diğeri ise eğitim alıp hizmet etmek için. İkinci gruptan olan kızlar muhakkak aristokrat oluyor, çünkü onların arasından padişah veya şehzade eşi de seçiliyor. Kızlar kendi istekleri üzerine hareme gidiyorlardı. Onların amaçları ise ailelerini şereflendirmek ve sarayda hizmet etmekti. Zorla saraya gönderilmiyorlardı.
* Sarayların boşaltılıp haremde yaşayan kadınların çaresiz biçimde sokağa bırakılması aşamasında sizce başka bir yöntem uygulanabilir miydi? Leyla Hanım da kitapta bu çaresizliği aktarıyor. Birçoğu zaten yaşlıydı ve yakın akrabaları savaşlarda ölmüştü veya onlardan haberleri yoktu. Bu yüzden onlara bir binanin tahsis edilmesi ve bir miktar da paranın verilmesi iyi olurdu. Ne yazik ki yapılmadı, o zamanki yöneticiler bu kadınların ne durumda olduklarını biliyorlardı ve kendi başlarına bırakıldıkları an beş parasız zarurete düşeceklerini tahmin de etmişlerdi, buna rağmen bir çarelerine bakılmadı. Mesela Abdülhamid'in eşlerinden ve Sadiye Sultan'ın annesi olan Emsalinur Kadınefendi, oturduğu konaktan bir gün atıldı ve başka bir binaya bekçi diye gönderildi. Bunlar olmayabilirdi de. Halam bu konu hakkında yazdıklarıyla muhakkak gizli bir görüşünü okuyucu ile paylaşıyor ama benim işte şunu kastediyor veya şöyle olması lazımdı, diyor demem yanlış olur. Okuyucunun kendi yorumunu kendi yapması gerekir diye düşünüyorum.
Figen Yanık
|