Ezcümle, olumlu bir çözüm
Kıbrıs müzakerelerinin tamamlanmasının ardından üç gündür Ankara, harıl harıl Annan Planı çalışıyor. İsviçre'de Annan'ın sunduğu 9 bin sayfalık plan, MGK'nın asli üyesi sivil ve askeri kurumlarda tercüme ediliyor, üzerinde tartışmalar yapılıyor. KKTC ile yoğun bir telefon trafiği yaşanıyor. Plan üzerinde çalışmalar devam etmesine rağmen, yine her zamanki gibi birçok kişi "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya" kalkmış bulunuyor. Kimi, İsviçre'nin Bürgestock Kasabası'nda büyük bir diplomatik zafer ile çıkıldığını belirtip, bundan daha iyisi olamayacağını söylüyor. Kimi ise planının tam anlamıyla fiyasko olduğunu ve kabul edilmemesi gerektiğini söylüyor. Hatta bazıları, referandumda hayır çıkması için KKTC'de propaganda çalışmasında bulunmak üzere bavul hazırlıyor. Bu çelişkili durum, sadece kurumlar arasında değil, ana muhalefet ve iktidar partisi AKP de dahil tüm siyasi partilerde gözleniyor. En büyük paradoks ise kendi iç çelişkileriyle boğuşan CHP'de ortaya çıkıyor. Partinin dış politika konusundaki en yetkili isimleri "Bundan daha iyi bir plan olmaz. Bu plana evet denmeli" açıklaması yapıyor. Diğer yandan, CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, plana "Hayır" diyeceğini açıklayan KKTC Cumhurbaşkanı'nın TBMM'de konuşması için Meclis Başkanlığı'na başvuruda bulunuyor.
"MGK'yı bekleyenler" Kıbrıs şahinlerinden ATO Başkanı Sinan Aygün ile dün ziyaretimize geldiğinde ortaya çıkan tabloyu konuşuyoruz. ATO'da son bir ay içinde gerçekleştirdiği toplantılarla gündeme gelen Aygün, geçmişe oranla biraz nüanslı bir şahinlik sergiliyor. Aygün'e bu aşamada şu soruyu yöneltiyoruz: "Referanduma sunulacak planla ilgili inceleme yaptırma fırsatınız oldu mu? Belgenin hiç değilse 200 sayfa kadar olan giriş bölümünü okudunuz mu? Bu konuda ne yapacaksınız?" Aygün, şu yanıtı veriyor: "9 bin sayfalık diplomatik dille yazılmış detaylarla dolu bir metin var. Planın ne getirip ne götürdüğünü öyle sanıyorum ki, KKTC Cumhurbaşkanımız da tam inceleme fırsatını bulamamıştır." Hemen ardından nüansını ortaya koyan şu cümleyi söylüyor: "İlgili kurumların hepsi bu plan üzerinde çalışıyor. Herkes pazartesi günü yapılacak MGK'ya plan ile ilgili görüşlerini sunacak. MGK'dan ne sonuç çıkarsa, ben de ona göre tavrımı belirlerim."
Dışişleri ne diyor? Peki, Nisan'ın 24'ünde Ada'da referanduma sunulacak olan plan ile ilgili Dışişleri Bakanlığı ne diyor? Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, Dışişleri Bakanlığı diplomatlarının Bürgensotck'ta gösterdiği performans herkesin takdirini toplamış bulunuyor. Türkiye'nin, "Sahada kazanır masada kaybeder" geleneğini Dışişleri Bakanlığı'nın bu kez yıktığı kayda geçiriliyor. Bakanlığın görüşünün ne olduğuna gelince; 1960'taki durum ve plan ile getirilmek istenen düzenlemeyi karşılaştırmalı bir özet halinde 9 sayfalık bir metinle hükümete sunmuş bulunuyor. Burada dikkat çeken, bu metnin Kıbrıs konusunda "şahin tutum" izlemekle eleştirilen Dışişleri Bakanlığı'nın Kıbrıs Dairesi tarafından hazırlanmış olması. Hazırlanan metnin sonuç bölümünde aynen şöyle deniliyor: "Neticede; Türk tarafı toprak ve asker çekme konularında fedakarlıklarda bulunurken, Kıbrıs'ta 'Kıbrıs Türk Devleti' adı altında yeni bir Kurucu Devlet oluşacak, Rumların temsil ettiklerini iddia ettikleri 1960 'Kıbrıs Cumhuriyeti' de son bulmuş olacaktır." Hemen ardından gelen paragraf, plan'ın Türkiye ve Kıbrıslı Türkler açısından olumlu olup olmadığını net bir şekilde aynen şu cümlelerle ortaya koyuyor: "Ezcümle, Annan Planı'nın nihai versiyonu ile ortaya çıkan tabloda, Kıbrıs Türkleri 1960 düzenlemelerinin çok ötesine giden bir siyasal ve hukuki haklara sahip olmuş olacaklardır." Metnin en sonuna konulan Kıbrıs Türk Kurucu Devleti'nin oluşması halinde elde edeceği kazanımlara bakıldığında ise her şey daha net görülüyor. Türkiye haricinde herhangi bir ülke tarafından tanınmayan, ambargolarla yüz yüze olan KKTC'nin, AB'de söz sahibi bir üye ülke haline dönüşmesinden, Türkçe'nin AB'de konuşulan bir dil olmasına, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin yurt dışındaki en önemli 10 temsilciliğinden 5'ine Kıbrıslı Türk Büyükelçi atanmasına kadar 11 madde sıralanıyor. İşin uzmanı olan Dışişleri'nin hem de Şahin kanadının hazırladığı metinde de görüldüğü gibi; ezcümle, ortada "hayır" denilecek bir Plan bulunmuyor.
|