|
|
|
|
|
|
Erkeklerin penis takıntısı
Çocuklukta başlayan penis sevgisi, ergenlikte takıntıya dönüşür. Uzun penisin cinsel gücü simgelediği doğru değildir
Penis yeryüzündeki en değerli organ olarak kabul edilir; çünkü ona gereğinden fazla anlam yüklenmiştir. Altı üstü cinsel bir organ olan penisin hayatımızdaki yeri kendi büyüklüğünün kat kat üzerindedir. Erkekler kadınlara oranla cinsel organlarıyla daha çok ilgilenirler. Bunun başlıca sebebi tarih boyunca erkeğin kendini ispatlamak, göstermek, kısacası dışa vurmak için her zaman penisini kullanmış olmasıdır.
Bu yaklaşım erkeklerin penislerine karşı bir bağlılık geliştirmelerine, daha da ileri gidip bağlılığı takıntıya dönüştürmelerine yol açmıştır. Peki nasıl oluyor da erkekler penislerini bu kadar çok seviyor ve önemsiyorlar? Bu garip takıntı nasıl ortaya çıkıyor? Çocukluk yıllarından başlayarak erkeklere pipilerini istedikleri gibi sergileyebilecekleri öğretilir. Çocuk, küçük yaşlarda pipisiyle övünmeyi, onunla varlığını anlamlandırmayı öğrenince bir daha bu organından vazgeçemez bir hale gelir. Sünnet törenleri pipi sevgisinin zirveye çıktığı zamanlardır. Büyük bir coşku ile ucundan acıcık kesilen pipi penise dönüşerek, çocukluktan erkekliğe geçiş sağlanmış olur.
İŞLEVİ DAHA ÖNEMLİ Çocuklukta başlayan bu penis sevgisi, ergenlikle birlikte yavaş yavaş penis takıntısına dönüşür. Çünkü penisiyle varolmayı öğrenen erkekler penislerinin performansını hayatlarının en önemli olgusu haline getirirler. Gerçek ölçütler ve ortalamalar sık sık belirtilse de her erkeğin penisinden beklediği diğerlerinden daha uzun olması ve daha çok işe yaramasıdır. Uzun penisin cinsel gücü simgelediği düşünülse de penisin boyutları ile cinsel güç arasında hiçbir bağlantı yoktur. Hemen herkesin bildiği; "önemli olan boyu değil işlevi sözü" aslında çok önemli bir noktaya parmak bassa da sadece bir şaka olarak algılanıp öylesine söylenmiş bir söz olarak kabul edilir. Penis boyutu konusunda ortalamanın üzerinde olmamak bir erkek için neredeyse ölümdür. Penisin boyutları ile ilgili beklentiler o kadar önemlidir ki, insanların hayatında büyük bir yer kaplar. Fiziksel birtakım gerçeklikler, toplumsal uygulamalar yüzünden sosyal gerçeklikler haline dönüşüp insanların psikolojik sorunlar yaşamasına yol açar. Hiç anlamı olmadığı halde penisini küçük sanıp gereksiz endişeye kapılan, kendini yetersiz gören erkekler aslında yaşadıkları sorunun psikolojik bir problem olduğunu bile düşünmezler. Onlar kendilerini fiziksel açıdan yetersiz sanırlar. Penis böylesine önemli bir organ olarak insan hayatını derinden etkilerken kadınlar bu konuya çok farklı bir noktadan giriş yaparlar. Penis kıskançlığı teorisi, kadının sahip olamadığı bu değerli nesneyi derinden arzuladığı ve penis kıskançlığı içinde olduğu üzerine kurulmuştur. Penisi değerli kılan bakış açısının böyle bir teori üretmesi çok normaldir ve yadırganmamalıdır. Çünkü erkek bakış açısı olayları böyle algılayabilir. Önemli olan kadınların her şeyi yapabilen, istediği gibi davranan, dünyayı yöneten böyle bir güce sahip olmayı isteyip istemedikleridir. Kendi konumlarını düzeltip cinsel organlarını özgürleştirmek yerine karşı cinsiyetin organına göz dikmek, mücadele etmek yerine kaçmaktan başka bir şey ifade etmez. Penis sahibi olmakla erkek olmak arasında çok fark vardır. Her şeyden önce gerçek bir erkekten penisine canı gönülden bağlı olması beklenir. Kendisini karşı cinsten farklılaştıran, ona güç ve kudret sağlayan bu organa saygı duymayanlar gerçekten erkek olarak değerlendirilmez. Bu nedenle erkeklik tıpkı penis takıntısı gibi kimi takıntıların etrafında şekil alır. En iyi olmak, yenilmemek, sert olmak, duygularını belli etmemek gibi birçok erkeksi olarak tanımlanan özellik aslında penis takıntısının farklılaşmış halleridir. Her erkek penisini kaybetme korkusuyla yaşamak zorundadır. İğdiş edilmek, dünyadaki en önemli varlığını kaybetmek, bir erkek için en kötü kabuslardan bile daha kötüdür. Oysa hayatta cinsellikten çok daha önemli ve anlamlı şeyler vardır. İnsan düşünebilen, üretebilen bir varlık olarak hayatına sadece cinsel duyguları üzerinden yön vermeye çalışırsa sığ bir varlık haline gelir. Bu da onun hayatının anlamsızlaşmasına yol açar.
Ozanser Uğurlu
|
|
|
|
|
|
|
|
|