| |
|
|
Bazı gerçekleri, bazı kafalar anlayamaz ki!
Sevgili Necef Uğurlu, "Star" gazetesi için benimle söyleşi yaptı. Muzip gözlemciliğini yansıtan notları da içeren bu söyleşi, gazetede üç gün yayınlandı. Bu söyleşide Necef Uğurlu, bana şu soruyu da sordu: - Halka çok güveniyorsunuz. Mesela Allah rahmet eylesin Aziz Nesin güvenmez aptal bulurdu. Siz aksine çok güveniyorsunuz. Çok güvendiğiniz halk yıllardır kendini niye soydurdu? Ben de şu cevabı verdim. - Bir ülkede bu kadar üretim olmayınca, mevcut bir şeyi herkes paylaşıyor. Halk bile soyuyor. Mesela tarım işçisi devleti soyuyor, sübvansiyon alıyor. Mesela bankayı hortumladı diyorlar, bankaları en fazla kim hortumladı? En fazla tasarruf sahibi hortumladı. Yüzde 133, yüzde 140 faizleri ödedi bu zavallı Dinç Bilgin, zavallı Erol Aksoy. Asıl hortumlayan halk. Halk soydu. Dün Milliyet'te Metin Aşık, benim bu sözlerimi alıp, şu yorumu yapmış. - Böylece Din Bilgin ve Erol Aksoy'un halkı değil, halkın bu ünlü işadamlarını soyduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Evet dostlar kolay değil Mehmet Barlas olmak. Ah Melih Aşık ah! Suya sabuna dokunmadan temiz kalmak ne kolay değil mi? Melih Aşıklar, Etibank'ın Dinç Bilgin'e, Zafer Mutlu'ya verildiği, TÜRKBANK için Mesut Yılmaz'ın konutunda Korkmaz Yiğit'le pazarlıklar yapıldığı "28 Şubat" döneminde, dut yemiş bülbüldüler. Hatta Milliyet Korkmaz Yiğit'e satılırken de, suskundular. Çünkü "Medya Kartel"i vardı. Bunları Barlaslar yazabildi o dönemde. Bu yüzden sayısız dava açıldı, tazminatlara mahkum olduk Canan Barlas ve ben. "Yüksek faizle bankaların hortumlanması"nı, ilk kez ben söylemiyorum. Bunu Hürriyet'te Ege Cansen yazdı ilk defa. "Paralar nerede diye sormayın. Bunlar mevduata ödenen faizlere gitti" diyerek, "Hortum"un tahlilini ilk kez Ege Cansen yaptı. Ayrıca bu "Soymak" meselesinin kapsamı, sadece faizden ibaret değil ki. Örneğin 200 bin çaycı-odacı, 200 bini şoför olan devlet personel rejimi de, herhalde hatırlanmalı. Sayıları 200 bine varan, kamu personeline ait tatil köyü (veya Eğitim Merkezleri) yatakları da unutulmamalı. "Banka hortumlanmaları" denilince akla gelen kayıp paraların yarısı da, "Kamu" bankalarının "Görev Zararları" değil mi? Bütün bunları, uzaylılar mı yapıyor? Bütün bunlarda "Halkımız" yok mu? KİT'lerin özelleştirilmesini engellemeye çalışanlar da, mesela KİT sendikacıları, halktan değil mi? 2001'in 18 Şubat krizine uzanan dönemde "Sabit Kur"la saadet zinciri yaratılırken, şimdi "Hortumcu" diye suçlananlar da, gırtlağa kadar borçlanıp alışveriş eden tüketici kitleler de veya halk çok mutlu değil miydi? Necef Uğurlu ile yaptığım söyleşide, şunu da anlatmıştım: - Turan Güneş, 1957 seçimlerine, Hürriyet Partisi ile girdi. Liste arkadaşı Ekrem Alican'la, meydan meydan dolaşıp, Menderes, Fatin Rüştü, Polatkan hırsızdır diye konuşmalar yapıyorlar. Millet de meydanlarda alkışlıyor bunları. Sonra bunlara sadece 4000 oy çıkıyor. Ekrem Alican, "Niye böyle oldu yahu, bunlar hırsızdır diyorduk çok alkışlıyorlardı" deyince, Turan Güneş "Herkes çok hevesli, sade Türkiye'de değil. Ah biraz da bana çalma imkanı gelse, bir açıktan para gelse" diye el çırpıyorlardı, cevabını veriyor. Özetle, "Topyekün Hortumlama"nın çözümü, şeffaflıktır, demokrasidir, serbest rekabettir. Devletçilik, militarizm ve merkeziyetçilik değildir.
|