| |
Yılan dansı yapanı nasıl bilirsiniz?
Anlamlar karıştı mı, kaos yaşanır. Kaos şu anda istediğim en son şey. "Lan sen de mi metroseksüel oldun?" sorusuyla yüz yüze kaldığım an elimde en battal boyundan bir Sevil Parfümeri poşeti olduğunun tabii ki farkındaydım. Hatta o poşeti elime tutuşturduklarında birilerine ebelenip maymuna döneceğimi de biliyordum. Bu arada bir fikir vermesi açısından poşetin boyu 40, genişliği 70, derinliği de 15 cm civarında. Doğal olarak o poşeti neyle doldurdun diye soracaksınız değil mi? Hemen yanıtlıyorum. Ucuzundan bir parfüm aldım, yanında spor çantası hediye ettiler. Eğer promosyonu için aldıysam ne olayım. Cidden hanutu olduğunu bilmiyordum. Hatta çantayı ilk başta istemedim ama sonra ihtiyacı olan birine veririm diye karar değiştirdim. Eğer delikanlı bir şişe 50cl'lik parfümü 6 taksitle ödeme planına boyun eğdiği için metroseksüel olarak nitelendiriliyorsa diyecek bir sözüm yok. Anlatmaya çalıştım ama dinletemedim. Mahalleli poşetten mütevellit malzemenin tiridine uzun bir süre banar gibi. Ama başta da dediğim gibi anlamları karıştırmayalım. Yani "Sert erkeğim, höt dedim mi benden tırsarlar" diyen Fatih Ürek de metroseksüel kanadına doğru bir sıvışma temayülü içerisinde. Gerekçesi, eğer yerseniz, şöyle: "Artık süslenene, manikür pedikür yaptırana metroseksüel deniyor. Şimdiki gençlerin yaptıklarını yıllar önce biz yaptık, eşcinsel olduk, gay olduk" Bu savunmayı kabul edelim tüm iyi niyetimizle ve tüm saflığımızla. Ve hatta Fatih Ürek'in gerçek anlamda bir metroseksüel olduğu geyiğini yiyelim. Peki biri bana o Yılan Dansı'nın ne olduğunu, hangi kategoriye girdiğini açıklayabilir mi lütfen? Homofobik biri değilim. Ama ilk gördüğüm andan itibaren yılandansıfobik biri oldum. İşin felaketi bu ana, pederle birlikte tanıklık etmiştim. Basiretimiz bağlanmış, zaplayamamıştık. Dakikalarca izledik bu dansı. Ve pederin ağzından çıkan yorum "annenin elinden telefon düşmüyor, faturayı gördün mü?" oldu. Cevap veremedim. Sonra çok uzun bir süre konuşmadık, History Channel'a bağlanıp, Pearl Harbour ile ilgili belgeseli izledik. Pederin yılan dansıyla, Fatih Ürek'le ilgili düşüncelerini hiçbir zaman öğrenemedim. Ama Forutan Ailesi'ndeki dinamiklerin bir daha asla eskisi gibi olmayacağından emindim. Şimdi Sevil Parfümeri'ye girip parfüm alan ve dolayısıyla poşetini taşıyan biriyle Yılan Dansı yapan biri hiç aynı kefeye konur mu? Arkadaşlar lütfen hayatı ve kavramları anlamadan ezberleyip yerli yersiz kullanmayalım. Sonra mevzu annemin telefonla ne kadar çok konuştuğuna kadar gidiyor.
|