Taç atışından gol!
Şöyle bir ilk maçı hatırlayın. İnönü'deki maçta Trabzonspor'a karşı alınan 5 gollü galibiyette Mircea Lucescu saha kenarında bağırıyordu; "Fazla atmayın, top çevirin." Gelinen noktaya bir bakın. Lucescu ilk 45 dakikada tek kelime konuşmadı, sustu. O da biliyor ki, Beşiktaş sıfırlandı. Sıfırlanmanın ötesinde eksi 3'e düştü. "Peki Beşiktaş neden bu hale geldi?" derseniz, bakın anlatayım...
1- Yenilen ilk 2 golün analizini yapın, Beşiktaş'ı anlarsınız. İlk gol tam bir komedi. Her zaman yandan ve yüksek toptan yenilen gollerden biri. Ama fark şu; Somers taç atıyor, bu topu yükselerek kafayla Hüseyin aşırıyor, kafasını uzatan Fatih gol yapıyor. Yani üç pas. Üçü de havadan. Ayaklar değmeden el ve kafa ile üç pasta gol atılıyor. Peki sormak gerekir, Fatih topa kafayla vururken neden Antonio Zago bu kadar sorumsuz? Neden Ahmet Yıldırım seyirci olur? Neden savunma bu kadar dikkatsiz? İkinci gol de böyle. Serdar Topraktepe'nin bıraktığı topu, Fatih Tekke kontrol ettikten sonra gol asisti olacağını belli etti. Topu Maksim Romaşenko'ya çıkardığı zaman Beşiktaş defansı yine seyirciydi.
2- Elbette, "Futbol da şanslı olacaksın" diyeceksiniz. Belki de haklısınız. "Ronaldo'nun topuk pasını Guinti gol yapsaydı çok şey değişirdi" diyenler olacaktır. Çünkü o top döndü, Beşiktaş'a gol oldu. Ama sen beceriksiz olursan, elbette gol atamazsın. Beceriden söz etmişken, 30'da Sergen Yalçın-Okan Koç'un korneri bile kullanamadığını, iki dakika sonra Okan Koç'un, Sinan Kaloğlu'nun önüne taç atamadığını da söyleyelim.
3- Beşiktaş'ta iki kanat ve santrfor, yedeklerden oluşmuştu. Hani, "Ben niye oynamıyorum?" diyenler sahadaydı. Serdar çalıştı ama ikinci golde hatalıydı. Kaan Dobra'nın yerine giren Okan'ın yan ortaları neredeyse sıfır. Santrfor Sinan Kaloğlu'nun ise araya girdiği toplarda bir tek olumlu atağı vardı, hepsi bu. Sergen ilk yarıda yoktu İlk 45 dakikanın yorumu bu. Dikkat ederseniz bu yorumu yaparken bu maçın kahramanı olabilecek oyuncu Sergen Yalçın'dan tek söz etmedik. Çünkü bizlere söz ettirecek tek olumlu yönü ilk yarıda yoktu. (Oysa bir gün önce kendisinden 3 yaş büyük Pierre Van Hooijdonk harika oynayıp bir gol atmış, 2 topu çizgiden çıkarmıştı.) İkinci yarıda ise santrfor oynarken ikinci pozisyonlarda hep geç kaldı. İkinci yarıyı ayrı değerlendirmek istiyoruz. Yani sezonun ilk yarısındaki Beşiktaş, 2 gollü yenilgilerin altından kalkabilirdi. "Bu Beşiktaş ne yapar?" diye bekledik. Lucescu'nun Ahmed Hassan'ı oyuna alarak tüm riskleri de alıp cesur futbola dönmesi Trabzon'un işini kolaylaştırdı. Kontrollü oynayan Ziya Doğan, Gökdeniz'i ileri çıkardı. Defanstan ileri çıkan Tolga Seyhan'ın ara pasını Gökdeniz, klasik Beşiktaş hatasından gol yapınca Beşiktaş dağıldı, Trabzon şovu başladı. Son bölümün özetinden sonra çıkan yorum şu: Galiba gerçekten ligin tadı kaçtı!
|