Yalan söylemek
Mircea Lucescu'ya soru çok basitti; "Adrian İlie varken, Sinan Kaloğlu ile maça başlamak bir hataydı. Kaloğlu'nu oyundan almak için 10 dakika daha bekleyemez miydin?" Sorunun cevabı ise itiraftı: "Maç içinde verdiğim en akılcı karar buydu." Söyle Lucescu: Akıl böyle kötü kullanılır mı? Tecrübeli diyoruz, ama yanlışı iki kere hem de üst üste yapıyorsun. İnsanın bir başkasını kandırması değil de kendi kendini kandırması daha kötü değil mi? Öyle ya... Lucescu, Denizlispor maçında da Sinan Kaloğlu'nu oyundan almış, yerine giren Ahmed Hassan maçı kurtarmıştı. Şimdi bu iki değişimde başrolü oynayan Kaloğlu baş suçlu, Kaloğlu'nun yerlerine giren Hassan ve İlle kahraman oluyor. Bir de Lucescu! Sahi, Beşiktaş 11 puan öndeyken, maça bile gelenmeyen Başkan Serdar Bilgili, Beşiktaş 3 puan gerideyken futbolcularla kampa giriyor. Dahası futbolcularına "Fenerbahçe'yi bu hale biz getirdik" diyor. (Bu arada Beşiktaş medyası da Beşiktaş'ı kurtarmak için toplantı yapıyor. Mesleki olarak etik mi bu konuyu da tartışacağız.) Hayır Sayın Başkan, Fenerbahçe'yi küçük görme yerine Fenerbahçe'nin geldiği bu noktaya, yani takım ruhuna sarılıp Beşiktaş'ın önüne geçmesine saygı duymalısın. Hadi yeri ve sırası değil ama bir özel mesaj da verelim: Beşiktaş 101 yıllık en eski kulüp. Yani Beşiktaş'ın tarihi misyonu var. Beşiktaş gibi yükselen değerleri savunan bir takımın başkanı, iş hayatında (Şu borsa olayı...) ve özel yaşamında herkese örnek olmak zorunda. Yani diyorum ki; Beşiktaş Başkanı kimliğini taşıyan kişi, Türkiye'nin en dürüst ve ilkeli insanı olmaya mecburdur. Terim nerede? Hadi konuyu değiştirelim, biz bizi eleştirmeye devam edelim. Efsanemiz Fatih Terim, Milan'dan kovulduğu zaman İtalya'ya düşman olduk. Yerine gelen Ancelotti'den nefret ettik. Şimdi Milan, ligde 7 puan önde şampiyon gibi. Şampiyonlar Ligi'nde şampiyonluğa gidiyor. Peki Terim'in G.Saray'ı nerede? Doğruyu söylemek, doğruyu görmek konusunda biz Türk medyasının sorunları var. Baksanıza Galatasaray'ın başkanlık yarışında her lider, "Ali Sami Yen'e döneceğiz" sözünü veriyor. İnşaat iznini 2.5 yılda alan bir G.Saray Yönetimi'ne tek eleştiri getirmeyen Türk medyası, herkesin laf ürettiği bir ortamda 55 bin kişilik futbol mabedini yapan, tesisler kazandıran F.Bahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'ı yok etmek istiyordu. Neymiş efendim, sportif başarı yokmuş. Türk hakemliğinin en iyi kariyerine sahip ikinci hakem olan (Birincisi Doğan Babacan) Ahmet Çakar, Telegol'deki programında dedi ki; "Türk futbolunda mafya var, manüple var. Bu konuda savaşan sadece üç gazeteci var. Biri ben, biri Hıncal Uluç, bir de bizim Kazım..." Adam dediği ile kalmadı. Vuruldu! Biraz daha düşünelim ve soralım. Ey sevgili müdürüm Celalettin Cerrah. Ahmet'i vuranın ismini açıklamaktan çekiniyor musun yoksa!.."
|