| |
|
|
Ey vefa, neredesin?
Umurbey'in yaşlılarından biri "Demokrat Parti'nin temeli aha burada atıldı" dedi ve... "Celal Bayar'ın doğduğu evi" gösterdi. Girdik, ev bakımlıydı. Bir odada Bayar'ın "bebekliğinden kalma beşiği." Bir odada "yer minderleri." Nami Bağcı ile Mustafa Fıçıcı, Umurbey'in "ihtiyar delikanlıları." "80'e merdiven dayamışlar." Nami bey: - Bayar'ı 1946'dan beri tanırım... İlkokul birinci sınıftayken Atatürk'ü de gördüm. Mustafa Fıçıcı: - Her gelişinde çınarın dibine oturur, kahve içerdi... Bir defasında iyi görmedim... Bitkindi... Herhalde bu son gelişi dedim kendi, kendime... Bir daha gelemedi, öldü.
*** Bayar Umurbey'e gelince, Çınar'ın dibinde çocukluk arkadaşları ile sohbet edermiş. Nami Bağcı ile Mustafa Fıçıcı'ya sorduk: - Neler konuşurlardı. Anlattılar. Bayar'ın en yakın arkadaşları Gök Mehmet ile Parmaksız İbrahim'miş. Cumhurbaşkanı Bayar, bir gün, çınarın altında kahvesini içerken, Parmaksız İbrahim'e dönmüş: - Bu Gök Mehmet küçükken beni evire, çevire dövmüştü. Gök Mehmet "dövdüm tabii" demiş: - Sen beni öğretmene şikayet ettin, öğretmen de bana tokat attı... Bunu senin yanına mı bırakacaktım.
*** Bayar'ın kahve içtiği çınarın dibinde şimdi bir heykel var. Atatürk ile Bayar'ın heykeli. Heykelin önünde konuştuğumuz Umurbey halkı dedi ki: - Her yıl Umurbey'e tören yapılır... Bayar, ölüm gününde anılır... Oğlu, kızı, damadı, torunları gelirler... Ama kimsenin haberi olmaz... Gazetelerde, TV'lerde en ufak haber çıkmaz... Bu vefasızlık neden?
|