| |
|
|
İbrahim hoca anlatıyor
Kaleiçi esnafıyla sohbet sırasında herkese "adını, hangi işi yaptığını" sorarken... İçlerinden biri "benim adım İbrahim Oytun" dedi: - Din adamıyım. "Çarşıya, alışverişe mi gelmiştiniz" diye sorduk. Çevremizdekiler kahkahayı bastı: - Hocaefendi de bizdendir... Esnaftır.
*** - Hocaefendi, ne iş yaparsınız? - Çarşıda çorap satarım. - Ne çorabı? - Erkek, bayan, çocuk. - Çorap kaça? - Bir milyona... Vereyim mi?
*** Esnaftan biri: - Çorap satmakla karın doymaz... Hoca, asıl işini anlat. Hoca da anlattı: - Çarşı içi esnafında benim cep telefon numaram vardır... Biri hoca mı arıyor, hemen telefonla bana haber verirler... Cenaze, mevlit, sünnet, hatim... Ne olursa.
*** - İbrahim hoca... İşler nasıl? - Kesat... Bitik haldeyiz. - Neden? - Biri ölüyor, cenazesini belediye kaldırıyor... Eskiden ölü yıkar, para kazanırdık... Şimdi ölüyü de belediye bedavaya yıkıyor.
*** İbrahim hoca "din sektörünün durumunu" anlatıyor: - Dört, beş yıl önce, yılda en az 150 program yapardım... Geçen yıl 55'te kaldım... Bu yıl da 40'a düşeceğe benzer. - Hocam, program nedir? - Sen telefon edersin... Ben arabamla, cihazımla gelirim... Cihaz kurmak da bana ait... Okurum, üflerim, duayı yaparım... Bu bir programdır. - Bir program kaça? "Esnaf" laf attı: - Yazları Almancılar gelir... Hoca euro alır. İbrahim hoca: - Yok, yok, inanmayın. Esnaf: - Kimi yüz milyon verir, kimi iki yüz. İbrahim hoca: - Nerde o günler?.. Kimi 40 milyon veriyor, kimi 60... Kimi de param yok diyor... Sevabımıza okuyoruz. - Hoca efendi, siyaset... Seçim... - Beyim bizim derdimiz seçim neyi değil, geçim... Geçim.
|