kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mektupları okurken çok ağladım
Mektupları okurken çok ağladım
Yüzüme 'canım' deyip arkamdan küfrettiler

Cumhuriyet hala içimde bir yaradır

Fikret Otyam ve Filiz Otyam yeni sergileriyle konuşuluyor. Otyamlar, sanat dolu yaşamlarını ve Fikret Otyam'ın son kitabını Aktüel Pazar'a anlattı.

Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde Otyam çifti hayranlarıyla, dostlarıyla buluşuyor. Fikret Otyam sergiyle birlikte Türkiye'ye ayna tutacağını söylediği yeni kitabı "Dosttan Gelen Selamsın" ın da heyecanı içinde...

Cumhuriyet'ten
ayrıldığımda ağlayan okurlarım oldu. Beni ben eden gazetedir ama burnumdan kan getiren işler de oldu.

Ecevit
için en ağır yazıları yazdım, dava açmadı. Erbakan için bir şey yazdım, hapse mahkum oldum.


***

Mektupları okurken çok ağladım

Fikret ve Filiz Otyam çifti yeni sergileriyle gündemde. Otyamlar'la sanat dolu yaşamlarını ve Fikret Otyam'ın 60 yıllık bir döneme ışık tutan son kitabını konuştuk.
Yazı yetmediği zaman fotoğraf, fotoğraf yetmediği zaman resim oldu hayatımda... Bu kitap 1944-2003 yılları arasında Türkiye'ye tutulmuş bir aynadır.

Sevgili dost, Aziz Otyam, Canım Fikretim, Fikret Otyam Usta, Otyam Can, Sevgili Filiz Arkadaş Aziz Fikret Ağabey, Babam Can... Fikret Otyam'a yazılan 60 yıllık mektuplar bu ve benzeri hitaplarla başlıyor. Bir röportajında "Ben otobiyografimi yazamam. Bir de onunla uğraşamam, insan kendi hakkında yazamaz" diyen Otyam'ın özyaşam öyküsü gibi, 1944-2003 yılları arasında aldığı tüm mektupları topladığı son kitabı "Dosttan Gelen Selamsın"... Otyamlar'la Büyük Londra Oteli'nin lobisinde buluştuk. Otyam Usta "Boyalarla 60 Yıl" adını verdiği resim sergisi, eşi Filiz Otyam ise "Penceremden" adlı fotoğraf sergisi için İstanbul'da. 25 yıldır Antalya Gazipaşa'da yaşayan, son bir yıldır da Antalya Beydağları Geyikbayırı Köyü'nde şehirden uzak, doğayla iç içe bir hayat süren Otyamlar'la sergilerini ve Otyam Usta'nın son kitabını konuştuk.

Fikret Otyam ile Filiz Otyam'ın sergisi, 13 Şubat'a kadar Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi'nde.... Gidin, gezin; belki bir daha bu kadar yakından göremeyeceğiniz bu eserleri uzun uzun seyredin. Anadolu'yla, dostlukla, aşkla, emekle örülü bir hayat göreceksiniz.

* "Boyalarla 60 Yıl" sizin için ne ifade ediyor? Şöyle bir 60 yıl gözünüzünden önünden geçse...
Fikret O.
- 60 yıl, namuslu bir emek birikimi. Durmadan, ibadet edercesine resim solumak, resim yapmak, bir şey üretmek... 50 yıl evlilik, altın yıl olur ya, benimki artık platin mi uranyum mu, bilmiyorum.

* Hıncal Uluç köşesinde çoğu resmin satıldığını yazmıştı. Doğru mu? Gitti mi bütün resimler?
Fikret O.-
Evet. Hıncal bana her zaman kızar, "İyi ressamsın ama fiyat bilmiyorsun" der. "Bir dahaki sergiye fiyatları ben koyacağım" dedi. Hakikaten de öyle...

* Eşinizle birlikte ortak bir sergi daha... Çalışmalarınızı her zaman birlikte sergilediniz değil mi?
Filiz O.-
Bir kere pratik ve uygulama kolaylığı oluyor. Fikret'le yaşamı her yönüyle paylaştığımız için bize de çok uygun böyle bir sergi... 1979'dan beri böyle. Bir iki kez ayrıldık o kadar... Geçen sene Fikret'in son yurtdışı sergisi Nürnberg'de, Almanya'da oldu. Ben o sergiye iki parçayla katıldım, Fikret memnun oldu tabii, kendisine daha fazla alan kaldığı için! Benim bu sergim, değişik iklim koşullarında aynı açıdan çektiğim Antalya Beydağları'nın fotoğraflarından oluşuyor. Biz çok şanslıyız, kocaman Antalya Körfezi'ni görüyoruz. Fırtına olunca ki bu yıl daha çoktu, inanılmaz ışık oyunları oluyor. Ben de Fikret'in eski kameralarını masanın üzerine yığdım. Hepsi devamlı masanın üzerinde durdu, yakaladığım anda da fotoğraflarını çektim.

* Bu fotoğraflar köydeki evinizden çektikleriniz değil mi?
Filiz O.-
Bu fotoğraflar, Antalya'nın içinde, kışın oturduğumuz ev. Yayladaki evimiz yeni. Orada Fikret'e bu yaşına kadar sahip olmadığı en büyük atölyeyi hazırladım.
Fikret O.- Büyük bir atölyem var. Tavan arasında, daracık yerlerde resim yaptım. Şimdi klimalı, bir atölyem var, hatta jakuzim bile var!

* Duyduğuma göre ne zaman İstanbul'a gelseniz, Büyük Londra Oteli'nde kalıyormuşsunuz. Hatta aynı odada, üstelik kediniz de yanınızda...
Filiz O.-
Bir kere her yere yakın, burada rahat ediyoruz. Kedimizi rahatça getirebiliyoruz. 8 yıldır bizimle. 70 yaşında Fikret'e hediye etmiştim, şimdi onunla yaşıt. Kulakları duymuyor, adı Duymaz. Antalya'da da bir köpeğimiz var. Gazipaşa'daki evimizde cins cins tavuklarımız, tavuskuşları, ceylanlar, kedilerimiz vardı. 25 yıldır her şeyden uzak, çok çalışarak geçti zamanımız... Çalışmalarımızı eleştiririz. Bir de yemeğe çok meraklıyız. Ben onun yemeklerini yağlı bulurum, o benim yemeklerimi aşırı sağlıklı bulur. Fikret diyabet hastası, dikkat etmesi lazım. Biraz kaçırıyor.

ŞİMDİ MAKİNALAR SAHTEKAR
* Gelelim son kitaba... Bunca mektup bir gün kitap olur diye biriktirilmedi değil mi? Dile kolay, 59 yıl... Filiz O.- Fikret biriktirir, hiçbir şeyi atmaz.
Fikret O.- Ben bir gün kitap yapacağım diye düşünmedim hiç... Atmam ben. İki mektup kayıp, biri Nazım Hikmet'in karısından, biri de İlhami Soysal'dan. Kitapta da yazdım, çok üzülmüşümdür bu mektupları bulamadığım için.

* 1950'de sanat yazıları yazmaya, gazeteciliğe başladınız. Resim ikinci plana düştü mü hiç?
Fikret O.- Hayır. Gazetecilik çok vaktimi alıyordu ama gece gündüz de resim yapıyordum. Cumhuriyet dahil hiç zengin bir gazetede çalışmadım. Fotoğraf da çekiyordum. 24 Temmuz 1942' İsmet Paşa'nın fotoğraflarını çektim. Kendi fotoğraflarımızı çekerdik, yıkardık. Şimdi sahtekar makinalar var artık, dijital... Fotoğrafla ilgisi yok. Kapağı açacaksın, filmi koyacaksın, saracaksın. Açacaksın, çekeceksin, bekleyeceksin. Şimdi çekiyorsun, görüyorsun, bilgisayarda her türlü sahtekarlığı yapıyorsun! Filiz'in fotoğrafları için 'dijital mi' diye soruyorlar. Ben şahidim, filtre bile kullanmadı.

* Kitabın kapağında bir mektup zarfı var. Şöyle yazıyor: "Sn. Fikret Otyam, Şair-Yazar-Gazeteci-Ressam- GAP Aşığı-Gönül Adamı-Güzel İnsan"!
Fikret O.-
Bir şey fazla orada...

* Nedir?
Fikret O.-
Şair. Ama benim bir mısram var, "Neden öldürmeli, sevmeli değil?" Eğer bu beni şair yapıyorsa, kabul ediyorum! Onun dışında, yetmediği zaman fotoğraf, fotoğraf yetmediği zaman resim oldu hayatımda... Böyle geçti hayatım. Bu kitap, 1944-2003 yılları arasında Türkiye'ye tutulmuş bir aynadır. Gazetede sağlıkla ilgili bir şey yazmışım, sonra bana sayfalarca mektup gelmiştir. Biri çektiği zulümleri yazmış, 'Baba yetiş adam öldürüyorlar' diye... 1979'da, 16 yıl çalıştığım Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrıldığım zaman çok mektup aldım, ağlayanlar oldu. Açıklamadım ben o zaman, 'Bir gün açıklayacağım' dedim. O gün geldi. İnanın, bu mektupları tekrar okurken, kitabı yazarken ağladım. Melih Cevdet'in, Sait Faik'in, daha birçok önemli ismin mektubu var. Bir bakıma da başkalarının ağzından kendimi anlatıyorum. Biraz da mezarlığa döndü kitap, 70 kişi yok artık.

* Kaybettiğiniz dostlarınızın mektuplarını "Evde yoklar" diye bitirmişsiniz...
Fikret O.-
Evet. Metin Altınok'un bir şiirinden. Benim canım arkadaşım, Sivas'ta yaktılar onu. Orhan Veli, Orhan Peker, Orhan Kemal, Sait Faik, Metin Eroğlu, Aziz Nesin var kitapta... Bu kitabın edebi yönü de var, arkadaşlarımın ürünleri var. Metin Eroğlu, Orhan Peker nasıl öldü? Bu kitapta bulacak okurlar. Yani 'Elli kağıt verdim, postaladım' tarzı mektuplar yok. Tuğba Balıkçıoğlu tugbab@sabah.com.tr

Cumhuriyet Gazetesi'nden ayrıldığım zaman o kadar çok mektup aldım ki... Ağlayanlar oldu. Ben o zaman açıklamadım. 'Bir gün açıklayacağım' dedim. O gün nihayet geldi
.

Ecevit hakkında en ağır eleştirileri ben yazdım, dava açsaydı her şeyimi alırdı. İlk defa Erbakan hakkında bir şey yazdım, beni mahkemeye verdi ve iki ay hapse mahkum oldum.
DİĞER RÖPORTAJ HABERLERİ
 Kültürümüz Fransa'da
 Türkiye'yi Amerika'da savundu
 Bu evde kocaman bir tarih ve 64 yıllık aşk var
 Göbekten müziğe bağlı
 Dizilerimle reytingi garantilerim
 Gerçek bir Türk burjuvasıydı
 Beni rahatsız eden olayları çiziyorum
 Bizim aramızda maraz çıkmaz
 İdeallerim için bekledim
 Herkes bildiği işi yapsın ben iyi baklava yaparım
 Serdar'ın karşıma çıkması sanki ilahi düzenin bir parçası
 Buz pistlerinin Türk kraliçesi
 Kansere çok kızdım çünkü vaktimi çaldı
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
  » Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
Görücü usulüyle değil internet usulüyle evlilik
Görücü usulüyle değil internet usulüyle evlilik
Arkadaş, sevgili veya eş bulmakta zorlanan Türkler, kendi yaşam...
Şişman, güzel ve çok seksi
Şişman, güzel ve çok seksi
Hollywood'da başlayan şişmanlık modası, kadın dergilerine de sıçradı.
Anadolu'nun en şık tatlısı: Aşure
Eskiden baharın habercisi, barış ve kardeşliğin arabulucusu sayılan...
Paskalya çikolataları yapabilirsiniz
PASKALYA çikolatası yapmaya ne dersiniz? Movenpick Hotel İstanbul'un,...
Havana'ya bir haller olmuş
Birçok şey yapmışlar Küba'da. Değişiklikler insanı etkiliyor ama daha turistik...
Tasarımda kadın farkı
İspanyol mimar Patricia Urqoila, İtalya'da ünlü firmalar için tasarım yapan...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil | Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.