|
 |
 |
 |
 |
|
Türkler'in seks hayatına taktı!
'Neredesin Firuze'nin yönetmeni Ezel Akay, arabesk müzik ve kültürle dalga geçilmesine de takık; Türkler'in aşkı başka şeylerle karıştırıp durmasına da. Yakındığı ve kafasına taktığı şeyleri de filmlerine malzeme yapıyor. Bu yüzden yeni filminde kendine aşık arayanlarla dalga geçecek.
Neredesin Firuze filminin soundtrack albümüne, neredeyse filmden daha fazla ilgi gösterildi. Kendi kültürünle barışmak için müzik en doğru yolmuş demek ki. Çünkü Müslüm Gürses, Bülent Ortaçgil söylüyor; Özlem Tekin Laz şarkısı okuyor. Bir müzisyenin kendi yaşadığı ülkenin kaynaklarından beslenmemesi kadar üzücü bir şey olamaz.
Ezel Akay'ı herkes bol 'janjanlı' Neredesin Firuze filmiyle tanıdı. Ama o, reklam filmleri ve müzik kliplerinin en popüler yönetmenlerinden... Aslında reklam sektörüne girmesinin nedeni sinemaya geçiş yapabilmekmiş. Hayalini gerçeğe dönüştürdü Ezel Akay ve hızını alamıyor. Şimdi sırada Türkler'in seks hayatıyla ilgili bir film var. Senaryosu kendisine ait bu filmde aşk ateşiyle yanan ve kendine bir aşık bulmaya çalışan insanları anlatacak. Büyük bir ihtimalle de Neredesin Firuze'nin oyuncu kadrosu rol alacak filmde. Neden böyle bir konuyu işlemek istediğini merak ettim. 'Kafasını en çok kurcalayan şeylerle ilgili film yaptığını, bunun içtenlik sağladığını' düşünüyor. Neredesin Firuze'yi çekerken de aynı takıntıdan yola çıkmış. İnsanların 'arabeski iğrenç buluyorum' diyerek kendini elit bir yere koymak istediğini söylüyor. Oysa bu, ona göre ırkçılık ve ikiyüzlülük! Çünkü meyhaneye gidip rakıları koyduğumuz an havamız değişiyor! Akay'ın yeni projesi de bir takıntının eseri belli ki. Belki Kardeş Türküler'e çekeceği Kürtçe video klip de öyle... Ezel Akay'la arabesk kültür, Türkler'in cinselliği ve çekeceği yeni video kliple ilgili konuştuk.
* Bu ülkenin kültürüyle takıntınız olduğunu söylüyorsunuz. Seçtiğiniz işlerde bu takıntınız mı baskın çıkıyor?
Reklam filmlerinde bile aslında bu meseleyle oynuyorum. Takıntı demekten çok, bu kafama takılmış bir şey; obsesyon anlamında takıntı değil. Sonuçta sanatla uğraşıyorsunuz ve bu entelektüel bir faaliyet alanı. Fikirler dünyasıyla da ilişki kurmanız lazım. Ne konuda film yapmak gerek dediğimde, benim kafamı en fazla kurcalayan şeylerle ilgili film yapmayı tercih ediyorum. Bu hiç değilse bir içtenlik sağlıyor. Ve Türk sinemasının en çok ihtiyacı olan şey bence içtenlik. Ben de mümkün olduğu kadar benim içimdeki problemi taşıyan filmler yapmaya çalışıyorum.
* Firuze'yi kafanıza takılan hangi şeyden dolayı çektiniz peki?
Eğer biraz geniş bir çerçeveyle anlatırsam daha iyi anlaşılacağını zannediyorum. Firuze'yle ilgili iki tane yazı var; biri Fatih Özgüven'in yazdığı bir eleştiri yazısı, diğeri Ayşe Düzkan'ın filmin soundtrack'iyle ilgili yazdıkları. Çok trajik bir yerde duruyor bu yazarlar ve beni anlayamadıklarını düşünüyorum. Fatih Özgüven, "İnceden inceye arabeskle dalga geçiyor" diyor. Bu filmle ilgili çok büyük bir yanılgı! Ben arabeskle dalga geçmiyorum, geçmemeye çalıştım. Tam tersine, ben filmi bitirdiğimde hikayeye başladığımla aynı yerde değildim.
* 'Bu filmle utandığımız şeyle eğlenmeyi talep ettim ben' demişsiniz...
Eğlenmek derken; utanmamak için... Siz arabeskten vazgeçtiğiniz anda sosyal bir konum kazanıyorsunuz yani çok elit bir yere koyuyorsunuz kendinizi. Müthiş bir utanç var bu konuda. Ben birçok seyirci biliyorum, 'aslında hiç gitmeyecektim, zorla gittim' diyen.. Niçin zorla gidiliyor bu filme? Bu filmin bir aurası var. Diyor ki; ben size, sizin lanetlediğiniz magazin dünyası, arabesk dünyasıyla ilgili bir film yapıyorum. Yıllardır konuştuğumuz, tedirgin olduğumuz, 'aman aramıza sızmasınlar, kimse beni dinlerken görmesin dediğimiz', bir türlü de niçin dinlenildiğini anlayamadığımız bir müzik türü, bir yaşam kültürü aslında. Çok kusurlu yanları var tabii.. İyi bir müzisyen arabesk dinlemekten imtina eder çünkü çok kötü çalınmıştır, çok kötü düzenleme yapılmıştır, yalapşaplığı üzerinden akıyordur. Aslında kötülüğü burada arabeskin. Ben de diyorum ki, bunda utanılacak bir şey yok, çok güzel şeyler de var aralarında; biz birlikte yaşıyoruz, ırkçılığın, ikiyüzlülüğün de lüzumu yok. Çünkü meyhaneye gidip, rakıları koyduğumuz zaman hava değişiyor ve biz başlıyoruz göbek atmaya. O şarkıları zevkle, o şarkıların içinde gizli olan zevki yaşayarak tatmin oluyoruz.
* Ayşe Düzkan'ın eleştirisi nedir?
Ya Evde Yoksan' parçasının bizim tarafımızdan ele alınış şeklinden çok rahatsız olmuş. Şöyle diyor: Bir kamyon şoförü geçtiği şehirde bir kadına aşık, onun evine gidecek ama kadın evde olmayabilir. Bu kadar maço bir kültürün içinden çıkan bir şarkı, bir kadına evde olmama hakkı tanıyor. Çok garip bir sosyal durumu ortaya koyuyor. Sözleri çok çok ilginç bir şarkıdır bu. O şarkıyı al sen götür filmde onla dans ettir... Bu eleştiri de haksız. Orhan Gencebay, "Yıllardır bu parça var, ilk defa bu kadar ilgi gösteriliyor' dedi. Zaten müzikleri seçerken benim yaptığım, bir barıştırma operasyonuydu. Bu parçayı Ayşe Düzkan niçin şimdi fark ediyor peki? Filmdeki çalınışı bile bir ilham veriyor.
* Video klip çeken bir yönetmen olarak müzik dünyasını iyi tanıdığınız için mi böyle bir film çektiniz ve bu dünyayı ti'ye aldınız?
Hayır iyi tanımıyorum. Yılda bir tane klip çekiyorum ben. Benim annem müzisyendir, kardeşim müzik yapıyor, öbür kardeşim konservatuvar mezunudur, ben zamanında Mozaik grubunda şarkı söyledim, Kalan Müzik'le çok ciddi bir ilişkim vardır, devamlı müzisyenlerle çalışıyorum. Biraz genel kültür gibi görelim bunu. Zaten benim ti'ye aldığım şeyler müzik dünyasıyla ilgili değil; burada ti'ye alınan şey daha alt katmanda bir şey. Müzik dünyasında da olabilirdi bu olay, borsacılar arasında da olabilirdi. Bu hikaye transfer edilebilirdi. Bu hikaye Türkiye'de hayatta kalma cehennemi.
* Reklam sektörüne yönetmen olma hayaliyle girmişsiniz; ilki gerçekleştiğine göre yeni projeler vardır yolda?
Türkler'in seks hayatını anlatan bir projemiz var. Aslında çok çok romantik bir film bu. Türkler'in aşk hayatı da diyebiliriz. Aşk ateşiyle yanan ve kendine bir aşık bulmaya çalışan insanları anlatıyor. Bu da bir komedi ama çok romantik bir komedi.
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
