 |
| New York'ta Dev başarı öyküsü
|
|
Genç mimar Ali Tayar, sanat dünyasında o kadar yükseldi ki, tasarımları dünyaca ünlü New York Modern Sanat Müzesi'ni, projeleri dergilerin sayfalarını süslüyor. İstanbul'da Alman Lisesi'ni bitirdikten sonra önce mühendislik eğitimi alan, ardından ABD'ye gelen Tayar; cam, tahta ve metali kimsenin yapamadığı şekilde birleştiriyor. Tayar ABD'de dergilere kapak oluyor. Peki Türkiye bu yetenekli genç mimarı neden bu kadar az tanıyor?.
Yıllardır New York'ta şöhret olmuş Türkler'den söz ederken akla gelen ilk (ve son) isim, Atlantic Records'un sahibi ve New York müzik dünyasının duayenlerinden Ahmet Ertegün olurdu. Ertegün, yalnız Türkler arasında değil, New York sosyetesi ve sanat dünyasında da yıllardır tanınan bir isim. Ama bugünlerde New York sanat dünyasında Türkiye kökenli bir diğer isim daha var ağızdan ağıza dolaşan. Ünü henüz Ertegün kadar olmasa da, Ali Tayar deyince bugünlerde New Yorklular kaşlarını hafif kaldırıp dikkat kesiliyor.
DÖRT TASARIMI 'MOMA'DA
13 yıl önce New York'a gelen İstanbullu genç mimar, ilginç tasarımları, mimari projeleri ve kendine has minimalist üslubuyla son yıllarda adından en çok söz edilen genç yeteneklerden. Tayar, yalnız tasarım dünyası meraklıları için değil, New York Times gazetesinden müzecilere kadar birçok New York'lunun gözünde modern tasarım dünyasının ilgi çeken isimlerinden. Tayar'ın dört ayrı mobilya tasarımı, dünyaca ünlü Modern Sanat Müzesi'nde (MOMA) sergileniyor. New York Times; Tayar'ı 'en moda mimarlardan' diye tanımlıyor. Elle Decor, Time Out, Vanity Fair, Architectural Digest derken, hakkında çıkan sayısız yazı var. Tayar, New York dergisine kapak bile olmuş. Tasarladığı alümiyum kültablası, dünyanın en ünlü müzesi Metropolitan'da sergileniyor. Hamptons'dan Güney Afrika'ya kadar birçok projede de imzası var...
MÜHENDİS OLMASI AVANTAJI
Peki Türkiye'de neden bu kadar az duyduk genç mimarın ismini? İşte Tayar'ın başarısının püf noktası da bu sorunun cevabında gizli. İstanbul'da Alman Lisesi'ni bitirip önce Stutgard'da mühendislik, sonra da Boston'daki MIT'de mimari okuyan Tayar, 1991'de New York'a geldiğinde, tek tük eski okul arkadaşı dışında çok az kişiyi tanıyormuş. Ama mühendis kökenli oluşu, mimari dünyasında garip bir üstünlük, farklı bir ses yakalamasına neden olmuş. İlk iş olarak uçak hangarı tasarladıktan sonra şimdiki şirketi Paralel Tasarım'ı kurarak kolları sıvamış. Ondan sonra evler, binalar ve lokantalar bir bir gelmeye başlamış. Tayar'a göre mühendislik geçmişi en büyük avantajlarından: "Babam mühendisti ve 12 yaşımdayken Olimpiyat Stadı'ndaki çadırların inşasını görebilmem için Almanya'ya götürdü beni. O dönemin en ileri üretim tesisi sayılabilecek BMW fabrikasından randevu alıp uzun uzun gezdik. Dev binalara, sağlam yapılara hayranlığım o zamandan başladı."
İYİYSEN İYİSİNDİR
Ama Tayar'ın üzerinde hemen hisssedilen asıl etki, mühendis babasından çok İstanbul'da yaşayan annesi... "Annem New York'a geldiğimde etnik kimliğimi kullanmak yerine iyi iş çıkarmaya konsantre olmamı öğütledi. İyiysen iyisindir, derdi. Hiçbir zaman insanların karşısına 'Bakın ben Türkiye'den geldim, doğu estetiğini kullanarak oriental şeyler yaparım' diye çıkmadım. İyi bir mimar olmaya çalıştım" diyor Tayar. Oysa Türkiye'den gelip New York'a şu ya da bu sebeple yerleşen yazar, modacı, şarkıcı derken birçok kişinin yaptığı ilk şey, şehirdeki ufak Türk grubunu bulmak, onlarla iş yapıp zamanla o ufak kitle arasında 'şöhret olmak'. Kısacası 'Türk'ün Türk'e progandası...' Tayar'ın Türkiye'ye dönme niyeti yok. Ama İstanbul'da daha çok zaman geçirmek istiyor. Ve İngilizce olarak ekliyor: "I am made in Turkey. İstanbul hala benim için en güzel şehirlerden." Tayar'ı, bu aralar Manhattan'ın en popüler mahallelerinden Meat District'de yeni yaptığı Pop Burger lokantasında yakalıyorum. İşinden söz ederken "Bu şehirde biraz da şanslı olmak gerekiyor. En yakın dostlarımdan biri İtalya'da bir yönetmen. Şans güzellik gibidir diyor hep. Ya sizde vardır, ya da yok" diyor güleç yüzlü genç tasarımcı. Son yıllarda yaptığı tüm lokantalar gibi (Waterloo, Pop, Boulet), burası da son derece 'in'. Gündüzleri boş duran lokanta, akşam yemeğinden itibaren gece hayatının popüler mekânlarından biri haline dönüşüyor.
KENDİNE HAS BİR ESTETİĞİ VAR
Geçenlerde Michael Jackson'ın yaramaz kızkardeşi Janet Jackson, orada büyük bir parti vermiş. Arka bölümde ise, genç mimarın kendine has estetiğini görmek mümkün; borular, tahta aksesuvarlar, metal bölümler... "Restoran yapmak tiyatro sahneye koymak gibi. Duvarın fonunda mutfak düzenine kadar yepyeni bir şeyi hayata geçiriyorsunuz. Tüm düzeni kurma şansınız var. Burada olmayı çok seviyorum" diyor Tayar. Sonra farkında olmadan yeni bitirdiği mobilyaya gururla son rötüşları koyan marangoz havasıyla gözleri lokantanın sağına soluna kayıyor...
|
