|
|
|
|
|
Beşiktaş'ın bilinmeyen iniş öyküsü
|
|
Başkan Bilgili en kritik günlerde saç ektirmeye ABD'ye gitti. Dönüşte "Savaşacağız" diyordu ama inanan yoktu.
Yalnız Güreli Luce'ye patladı: "Devre arası kampı rezalet. Santrfor istemiyorsun. Şampiyon olamazsak suç sende."
*** Altın tepside sunuldu
Başkan Bilgili ve Luce’nin affedilmez hataları Fener’i şampiyon yapıyor Beşiktaş'ta herkes hata yaptı ama 9 haftada kaybedilen 16 puanın en büyük sorumlusu MHK.
Başkan Bilgili 'Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız' dedi ama geç kaldı Efendim; biliyorum ki "Henüz sezon bitmedi. Fenerbahçe daha çok maç kaybedebilir. Daha kazanılacak 8 maç var" diyebilirler. Hatta, "Beşiktaş'ın moralini niye bozuyorsun. Baksanıza Real Madrid bile 11 puan öndeydi, şimdi Valencia ile arasında 1 puan var" da diyebilirler.
Her söyleyene saygılıyız ama biz sadece yaşanmış gerçekleri, gelecekteki iyi günler için ders olsun diye yazıyoruz. Bu nedenle, yazımızın başlığı "Kartal nereye uçuyor?" Öyle ya..Taraftar, "Ne olacak Beşiktaş'ın hali?" derken, üzülüyor, utanıyor. Yani, bir mucizeyi gerçekleştirip elindeki şampiyonluğu "Altın tepsi içinde" Fenerbahçe'ye sunmanın ızdırabını yaşıyor. Beşiktaş en dramatik biçimde şampiyonluğu kaçırırken en çok üzülenler arasında Galatasaraylılar da var. Onların derdi elbette Beşiktaş değil, Fenerbahçe'nin bir mucize yaratması. Şimdi hep birlikte tartışalım:
Tamam: Başkan Sayın Bilgili en kritik günlerde sağlık nedenleriyle (Saç ektirmek, göz torbalarını aldırmak için) Beşiktaş'ı bırakıp ABD'ye gitti. Tamam: Antrenör Lucescu affedilmez antrenörlük hataları yaptı. Tamam: Beşiktaşlı futbolcular erken atılan imzalardan sonra rahatladılar. Atılmayan imzalar yüzünden küstüler, kırıldılar, isteksiz oynadılar.
Ama şu da gerçek ki MHK'nın düdükleri de Beşiktaş'ı yıktı, yaktı, yok etti. 'Lig bitti, ligin tadı kaçtı' diyen, reyting ve tiraj kovalayan Türk medyası Beşiktaş'ı öyle bir noktaya getirdi ki bunun bir tek adı vardı: "Beşiktaş durdurulmalı..." Öyle de oldu.... Beşiktaş durduruldu. Yerinde sayan Fenerbahçe bir mucize yaratarak ligin zirvesine uçtu geldi. Şimdi sormak gerekir: "Lige renk gelsin. Böyle giderse bizler işsiz kalacağız" diyen medya şimdi mutlu mu?. "Beşiktaş durdurulsun, reyting ve tiraj açısından büyük güç olan Fenerbahçe önde olsun" diyen medya mutlu mu? Sahi: Beşiktaş medyası, Beşiktaş'ın yanlışlarına neden ortak oldu? Beşiktaş taraftarı bu kötü günlerde neden takımlarını yalnız bıraktı?
Tekerlek kırıldıktan sonra Başkan Serdar Bilgili her türlü tedbiri alacağını söyledi. Kampa bile giren Bilgili, eleştirenleri dinlemek için özel toplantılar yaptı ama çok geçti. Çünkü; tekerlek kırılmıştı bile... Burada şunu da tartışalım. Fenerbahçe-Rizespor maçı tam bir komedi. Ali Aydın hakemlik hatası yaptı. Bunu MHK başkanı Bülent Yavuz da kabul etti. Ama Federasyon Başkanı Sayın Haluk Ulusoy hakem hatasını, kural hatasına çevirdi. Fenerbahçe medyası da Başkan Ulusoy'a tam destek verdiler. Böylesine bir ortamda Beşiktaş'ta kaos vardı. Herkes herkesi suçluyordu. Taraftarın sorusu ise daha ağırdı;
1- En kritik anda Başkan Bilgili ABD'ye gitti. Dönüşünde, "Kanımızın son damlasına kadar savaşacağız" dedi. Ama bu demece Bilgili'den başka inanan da pek yoktu. (Yöneticiler arasında sadece İkinci Başkan Hüsnü Güreli Lucescu'yu sert biçimde uyardı: "Devre arası kampı rezalet. Sana santrafor alayım diyorum istemiyorsun. Şampiyon olamazsak tek suçlu sensin...")
2- İstanbulspor maçının kaybedilmesi sonucunda, Lucescu "Futbolcularım motivasyonunu kaybetti. Ben de" diyerek teslim olmuş, bayrağını çekiyordu. Bu kötü günlerde hakem destekli Elazığ galibiyeti ve ardından yine hakem destekli Diyarbakır mağlubiyeti geldi. Yani. Beşiktaş'ın kaderini yine hakemler belirlemişti. Şimdi tekrar başa dönelim. Beşiktaş 100. yılında şampiyon olmuş, Başkan Bilgili en güçlü adam olmuştu. Yani başkan istediğini yapabilirdi? Önce tribünleri ateşleyen Çarşı'yı stadın dört bir yanına dağıttı. Tribündeki muhalefet ve tepkiler susturulmuştu. Ama Beşiktaş'a maç kazandıran güç de susturulmuştu. Buna rağmen Beşiktaş ilk yarıda en öndeydi. Çünkü: F.Bahçe kazanamıyordu. G.Saray dağılmıştı. Trabzon ve G.Birliği ise çok çabuk kopmuşlardı. Yani: Beşiktaş iyiydi ama rakipleri çok kötüydü. İşte bu noktada Lucescu tarihi hata yaptı. Şampiyonluğa giderken, "Adana maçında yedek soyunmam" diyen Ahmet Dursun'dan intikamını bir yıl sonra aldı. Sonra da Avusturya kampına gelmeyen İlhan Mansız'ın satılmasına "Çok iyi olur" raporunu verdi. Sonra da Menecer Sinan Engin'in aldığı oyuncuları Tolga, Ali Eren, Zafer, Tamer, Niyazi'yi tümden sildi. Bir tek Serdar'a dokunmadı.. (Lucescu, Galatasaray antrenörüyken transfer etmek istediği futbolculardan en önemlisi Serdar Topraktepe'ydi. Ama bakın ne oldu. Bu oyuncuyu Menajer Sinan Engin aldı diye bu oyuncunun suratına bakmaz oldu....) Luce'nin affedilmez hatası şuydu. Önüne konulan santrafor listesine bile bakmadı, Adrien ille'yi aldı.(Nihat'ı satan şampiyonluğu satar diyen Daum'u yollayan Başkan Bilgili, Samsun maçı sonrası İlhan Mansız'ı satarak ikinci kez şampiyonluğu da satmış oldu...
|
|
|
|
|
|
|
|
|