kapat
ON
Gündem
Mobil
Online
Rehber
Yazarlar
Ana Sayfa
SABAH
 
 
Elektronik kağıt üzerinden gelecek kurgusu -2

ATA ÜNAL    atau@sabah.com.tr

Geçen haftaki yazıda, elektronik kağıdın gerçeklenmek üzere olmasından yola çıkarak yaptığım gelecek kurgusunu şu soruyla bitirmiştim: Böyle bir döneme doğru yolalırken bilgi (içerik) o çok dile getirilen söylemdeki gibi 'en değerli şey' muamalesi görüyor mu gerçekten? Bu gelecek kurgusunun yaşamın pratik ya da gündelik alanları dışında başka boyutları yok mu? Birçok alanda sarfedilen tüm o 'bilgi en büyük güçtür', 'en değerli şey bilgidir' sözlerine karşın, aslında hala bilgiyi taşıyan ya da onun üzerine kaydedildiği fiziksel malzemeyi birçok durumda daha değerli kabul ediyoruz. Örneğin kitapları ya da müzik CD'lerini bir ülkeden bir ülkeye götürürken gümrük ödemek durumunda kalabilirsiniz. Ancak aynı kitap yada CD'ler dizüstü bilgisayarınıza kayıtlı ise hiç kimseye hesap vermeden geçer gidersiniz. Yani tıpatıp aynı yolu izleyen iki aynı içerik farklı muameleyle karşılaşır. Bu da gösteriyor ki, çoğu alanda aslında bilgi hala fiziksel malzemeden değerli değil. Çünkü bilgiye değil bilgiyi taşıyan ortama paha biçiyoruz. İnsanların çoğu için bilgi hala sadece James Bond türü eksik bilim kurgu oyunlarla süslü yarım aksiyon filmlerindeki casusluk öyküleri için değerli. Gümrük örneğinde de olduğu gibi 'sınır' sorunlarına bakınca, aslında gelmekte olan teknolojik gelişmelerin kaçınılmaz sonuçları sadece pratik hayat alanlarındaki etkileriyle sınırlı kalmayacak gibi gözüküyor. Bu durumda değer, değişim değeri, sınır, güvenlik, özgürlük gibi kavramların sorgulanması ve yeniden tanımlanmasından kaçınamayacağımız bir döneme doğru ilerliyoruz. İnternet geldi sınırlar ortadan kalktı demekle herşey hallolmuyor. Herhangi bir bilgiye biçilen değer kişiye ya da topluma göre değişebilir. Şu anki ekonomik sistem değişim değeri üzerinden işler. Yani müzik CD'sine karşılık bir ücret öderiz. Bu değişim değeri bir güç ifade eder. İşte bilgi en büyük güçtür sözünün temelinde de aslında bilginin bu tür bir değişim değerine kavuşmuş olması, kısacası çok para etmesi fikri yatar. Ancak gümrük örneği, ya da son yıllarda özellikle (ve şimdilik) müzik endüstrisinin 'başının belası' haline gelen dosya değişim programları, bu durumu 'tehdit eden' bir gelişmenin ilk habercileri olabilirler mi?. Bir yandan bilgiyi bir güç haline getirmek yolunda ilerlerken, öte yandan bu gelişmeler son kertede bu gücün reddine yol açabilir mi? Belki de ileride, paylaşımındaki yaygınlık ve engellenemezlik dolayısıyla bilginin değişim değeri olmayacak. Yani alınıp satılmayacak, sadece yeniden kullanım değeri olacak. Şu an ki fiziksel maddeler dünyasının oluşturduğu piyasayı düşünerek buna peşinen hayır dememenizi öneririm. Gelecek kurgumuzu daha da ileriye götürürsek, bu durumda ya bilgi güç olmaktan çıkacak, ya da 'güç' ile 'değişim değeri' gibi ekonomik parametreler arasındaki ilişki yeniden şekillenecek. Belki de müzik yapım endüstrisinin Napster ve Kazaa gibi dosya değişim programları aracılığıyla bilgi paylaşımına karşı yürüttüğü savaşın tek nedeni para değil. Bilinçaltında güç kavramının bu değişimi yatıyor. Bu tür sorunlara hala tam anlamıyla gerçekçi bir hukuki çözüm bulunmuş değil. Yanınızdaki CD'lere gümrük ödersiniz. Ancak onları bilgisayara yüklemişseniz ödemezsiniz. Çünkü aslında çoğu kez bilgiyi ücretlendirmiyoruz. Bilgiyi ücretlendirmek bize sonradan sunulan bir durum. Son kertede belki de bilginin ücretlendirilmesinin yolu yok. Çünkü bunu yapmaya kalktıkça Orwell'in 1984'üne rahmet okutacak yerlere gitmeye başlıyoruz. Bizden para çalınmasına engel olmak için geliştirmemiz gereken güvenlik neredeyse insan zihnini okuyabilen mekanizmalar icad etmeye kalkacak. Daha kötüsü, bugün için geçerli ekonomik parametreler cinsinden bilginin ve eserin korunmasına inan(dırıl)mış olan insanlar da bunu yavaş yavaş içselleştirdikleri için bu duruma itiraz eden sayısı çok az olacak. O zaman bir paradoksla karşılaşıyoruz. Kendimizi, 'istediğimiz gibi' ifade edebilir, 'istediğimiz gibi'yaşayabilir olacağız ama bugünden ufak(!) bir farkla; tüm yaptıklarımız ve yeltendiklerimiz sürekli izlenebilir, zihnimiz okunabilir olacak. Bir çeşit teşhir ve röntgencilik kültürünü içselleştirmiş 'biri bizi gözetliyor, aman ne de iyi ediyor' topluluğuna dönüşeceğiz. (Başladık mı şimdiden yoksa?). Bu durumda nasıl düşünce ve ifade özgürlüğü olur? Bu kadar müdahaleye açık ve kontrol edilmeye teşne bir ortamda özgürlük nasıl varolabilir? Görüldüğü gibi elektronik kağıttan başlayan çağrısımsal ve kurgusal zaman yolculuğu bizi özgürlük dahil birçok kavramın yeniden tanımlanma gereksinimiyle karşı karşıya bıraktığı bir yere götürüyor. Peki tüm bunlar sadece kurgu mu?
 

ATA ÜNAL
Elektronik kağıt üzerinden gelecek kurgusu -2
Geçen haftaki yazıda, elektronik kağıdın...


TİMUR SIRT
Gözler çoğu zaman yanılıyor
İki resim getirin gözünüzün önüne: Birincisi...


İSMAİL HAKKI POLAT
Özgürlükte asparagas arasında...
Geçtiğimiz hafta yaşanan iki ilginç gelişme,...


Çölde uydu yağmuru
250 milyon dolarlık dünyanın üçüncü en büyük uydusu W3A'nın...
Çanak antenler iyice küçülüyor
W3A uydusu izleyiciye daha düşük maliyetle dijital yayınları...
İnternette Yerel Seçim
2004 yerel seçimleri bu pazar yapılacak. İçi dışı siyaset olmuş...
Şaşırtıcı yenilikler
Kablosuz sabit diskler
TAŞINABİLİR diskler artık...
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Gündem | Telekom | Online | Rehber | Yazarlar | Ana Sayfa
Copyright © 2004- Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.