İzmir notları
İtiraf ediyorum: İzmir konusunda kelimenin tam anlamıyla değiştim. Gömleğimi çıkardım. Hadi daha açık söyleyeyim: Döndüm! Önyargılarla beslenmiş yaklaşımımı değiştirdim. Çünkü "bir liman kentine ömür boyu nefretle yaklaşılamaz", bunu biliyorum. Konak Meydanı'nda hak etmediği şöhretin tadını çıkaran o minik saat kulesinin hatırı var, bunun da farkındayım. Ayrıca hiç de şirin olmayan gecekondulardan oluşan "çevre"nin tüm zorlamasına ve açtığı gediklere karşın, hâlâ medeni kalmayı başaran merkezin küstah direnişi de "günaha son çağrı" gibi adamı kendisine doğru çekiyor. Kayıtsız kalmak olanaksız!
*** *
İzmir'de seçimin nabzını tutarken, Fethi Bey'i ve o talihsiz Serbest Fırka deneyimini anımsamamak mümkün mü? Tek partiden sıkılan ve iki partili sistem arayışına geçen Atatürk, Cumhuriyet Halk Fırkası'na rakip olsun diye, en güvendiği arkadaşı Fethi Bey'e Serbest Fırka'yı kurdurmuştu. İlk yurt gezisini İzmir'e yapan Fethi Bey ve arkadaşları, kentte karşılaştıkları manzara karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Çünkü İzmir'de muazzam bir kalabalık kendilerini bekliyordu. Kalabalığın yol açtığı hengâmede meydana gelen bir kaza sonucu bir çocuk can vermiş, bunun üzerine çocuğun babası cenazeyi Fethi Bey ve arkadaşlarının önüne bırakmış ve "Oğlum sizin için kurban olsun, yeter ki bizi kurtarın" demişti. İzmir'deki bu karşılama töreni, Serbest Fırka'nın sonunu getirdi ama İzmir seçmeni, daha ilk denemede değişimden ve özgürlükten yana oluşunu kanıtladı.
*** * Sonrası malum: İzmir, 1950'de Adnan Menderes'e destek verdi, 27 Mayıs'tan sonra Demirel'in yüzünü güldürdü, 70'li yılların başında, yani dağa taşa "Karaoğlan" yazıldığı dönemde Ecevit'in arkasında oldu, 12 Eylül'den sonra ise Turgut Özal rüzgarına kapıldı.
*** *
Bu istikrarlı çizginin istisnası Tayyip Erdoğan'dır. Erdoğan fırtınası eserken İzmir, gitti kendisini bu fırtınadan koruyacak başka alanlar buldu. Bunun en önemli nedeni, Erdoğan hareketine yönelik kuşkuların İzmir'de tam anlamıyla giderilememesidir. AKP aldığı yüzde 17 oy ile ancak Cem Uzan'ın Genç Partisi'nin aldığı oya yaklaşabildi. 28 Mart'ta sandıklar açılırken, AKP genel merkezinde gözler işte bu yüzden İzmir'de olacak. Çünkü sandıktan çıkacak sonuç, 15 aylık iktidar sürecinin ardından İzmir'de AKP'ye karşı duyulan güvensizlik ve kuşkunun giderilip giderilemediği konusuna açıklık getirecek.
*** * Zaten AKP de durumun farkında. İzmir'de tek bir amaçları var: Kuşkuyu dağıtmak, güveni arttırmak. Bu yüzden Taha Aksoy gibi ilk bakışta, Özal'ın ilk çıkışında ortaya çıkardığı tipik liberal muhafazakar yeni siyasetçilere benzeyen bir adayı sürdüler seçmenin karşısına. Nazik, liberal, üslubuna özen gösteren, özgürlükçü, gerçekçi ve güven veren bir isim Taha Aksoy. Milli Görüş çizgisinden gelmediği gibi AKP ile Milli Görüş çizgisi arasındaki farkı özümsemiş görünüyor. Mesela "Ben Refah-Fazilet çizgisiyle beraber olmazdım" mesajını vurgulu bir şekilde veriyor. Taha Aksoy'un tek talihsizliği İzmir'de tanınmamış olması. Seçime çok az bir süre var ve bu handikap kolay aşılacağa benzemiyor. Önümüzdeki birkaç haftalık kampanya süreci Taha Aksoy'un tanıtımı açısından yeterli olur mu, emin değilim.
YARIN: İzmir'de kim kazanacak?
|