|
|
Apolitikliğe övgü
İzmir'de kim kazanacak, Topbaş ne kadar oy alır, Baykal Antalya'da kaybeder mi, AKP oylarını gerçekten yüzde 50'nin üzerine çıkarır mı, Çankaya'daki büyük yarış nasıl sonuçlanacak? Birden fark ettim ki, son günlerde bütün derdim yerel seçim ve sadece bu sorularla meşgulüm. Nasıl rahatsız oldum anlatamam. Meğer son günlerde içine daldığım yerel seçim girdabı, beni feci şekilde esir almış da fark edememişim. Tek derdi politika olan acayip sıkıcı adamlara dönmüş çıkmışım. Hemen bir tedavi sürecine soktum kendimi. İlk yaptığım iş, seçimin nabzını tutmak için taa Van'a kadar gidip de, bırakın adaylarla görüşme filan yapmayı, tek bir parti merkezinin önünden bile geçmeden dönen sevgili arkadaşım Mansur Forutan'la muhabbet etmek oldu. Biraz açıldım. Mansur'la sohbetin etkisi hemen kendini gösterdi. Kendi kendime "Bana ne İzmir'de kimin kazanacağından, Çankaya'yı kim alırsa alsın, AKP oylarının ne kadar artacağının derdi bana mı düştü" diye söylenip durmaya başladım.. * * * Ve şimdi yeniden eski, güzel ve mutlu günlerime dönmüş bulunmaktayım: Hülya Avşar'ın bir gazetenin ekinde yazacağı köşe yazılarını büyük bir iştah ve merakla bekliyorum mesela. Çünkü ortaya çıkması muhtemel ve de kaçınılmaz 'malzeme'nin, "makale yazarları dünyası"na yeni bir soluk kazandıracağına inancım tamdır. Meltem Cumbul'un Altın Ayı ödülü alan "Duvara Karşı" filminde göründüğü birkaç dakika ile attığı hava arasındaki oransızlık meselesi de gündemimde! Mehmet Ali Erbil'in kadınlara düşkünlüğü meselesinin, artık sıradan vatandaşlar arasında bile tiksintiyle anıldığını görmekten de büyük mutluluk duyuyorum. Yani normalleştim. * * * Bu arada "İslam'da tef dışında çalgı haram" diyerek bütün o eski güzel albümlerini yakan Yusuf İslam'ın, eski şarkılarıyla barışma girişimini de ilgiyle izlemekteyim. Eskiden bütün Müslümanların sarık takması gerektiğini savunan Yusuf İslam, bu anlayıştan da vazgeçmiş. Ne güzel ve hayırlı bir dönüş!
|