| |
|
|
Bu güneş hepimizin!..
Bu güneş hepimizin!..
"Güneş Karabuda fotoğraf sergisi açıyor" dediler sevindim. Gidip hem Güneş ağabeyimi hem de onun olağan üstü duyarlılığıyla deklanşör bastığı kareleri göreceğim diye telaş telaş oldum. Ama bir yandan da üzüldüm elbet. Ünü değerinden büyükler cenneti yurdumuzda, Güneş Karabuda adını duymayanımız, duyanlarımızdan daha kalabalıktı çünkü. Yarım asırdır Ama siz de emin olun ki; Güneş Karabuda'yı tanıyan dünya vatandaşları da, bizim memleket vatandaşlarından epey bir kalabalıktır... Kimi zaman fotoğraf makinesi, kimi zaman kameraları, yazıları, filmleri, belgeselleri, haberleriyle dünyayı ayağımıza taşıyan Karabuda, Türkiye'yi de dünyanın her köşesine taşıyan gönüllü bir sırt hamalıdır yarım asırdır. Ne damıttı?.. Amazon Ormanları'nda Jibaro yerlilerinin ufalttığı çançan adlı insan kafalarının görüntüleri de, Endonezya'da bir milyon kişi katledilirken işlenen insanlık suçları da, Şili'de, Salvador Allende öldürülürken de, Dofar Gerillaları Arabistan'da çarpışırken de Güneş Karabuda oralardadır ve dünya bu görüntüleri onun çektiği fotoğraflardan, filmlerden damıtmıştır. Unutmak mümkün mü? Tunç Okan'ın "Otobüs" filminin o muhteşem görüntülerini unutmak mümkün mü mesela? Peki Livaneli'nin "Yılanı Öldürseler" filminin şiir tadında görselleşmiş karelerini silebilir miyiz belleğimizden? Ya Turkuaz Belgeseli, Menekşe Koyu, Boğaziçi'ne Sığınanlar, Kaldırım Serçesi, Keşanlı Ali Destanı gibi yüz ağartan yapımları ıskalayabilir mi görsel hafızamız. Bütün bu yapımlarda kamera vizörünün arkasındaki adamdır Güneş Karabuda. Tanımamak ayıp olmaz mı?..
|