|
|
|
|
|
|
Bitmeyen birliktelik Aşk ve ayrılık
Bahar mevsimi aşkı getirse de gelen her aşk mutlu sonla bitmiyor. Hele günümüz yaşam koşullarında aşkı korumak gittikçe zorlaşıyor. Geriye ise biten aşkların ardında bıraktığı yıkımlar, hatta travmatik izler kalıyor.
Bir kadınla bir adam vardı... Hiç ummadıkları bir anda, aynı gökyüzünden süzülüp aynı kadere doğru adım attılar her şeyden habersiz. Kadının da adamın da kaderi farklıydı aslında. Yani bir çeşit numara yapıyordu zaman ikisine de. Bir an kazandıklarını düşündürdü ama büyük bir kayıptı yaşattığı... Gökten üç elma düşmedi bu kez. Çünkü bu bir peri masalı olamadı. Aslında hiç bir şey değişmedi, her şey yerli yerinde duruyordu görünürde. Sadece herkesten gizli, yüreklerine bir çizik daha attı o adam ve kadın. Adam, kolayca unutabilmek için inzivaya çekildi; kadın, bir kez daha yalnız olmayı öğrendi. Filmin sonunda bir sevda geçmişe terk edildi...
AŞKIN İKTİDARI Baharın göz kırpmaya başladığı şu günlerde belki de çoğumuzun kanı kaynıyor yeni aşklara yelken açmak için. Kimileri de taze biten ilişkilerinin ardından 'Nasıl geçecek bu bahar onsuz?' serzenişiyle kıvranıyor. Nice şarkılar, türküler hatta efsanelerde ana temayı oluşturan aşk, ne menem bir şeydir ki, çağlar boyu insanoğlunu bu kadar hükmü altına alabilmiştir? Binlerce yıldır öykülere, mitolojilere, filmlere, dizilere hatta bilime bile ilham kaynağı olan aşk üzerine söylenecek çok söz oluyor her dem. Aşk üzerine harıl harıl araştırmalar yapılıyor, bilim adamları aşkı formüllerle açıklamaya çalışıyor, iyi bir aşık olmanın sırları üzerine yazılar kaleme alınıyor, aşkı korumanın yolları anlatılıyor her yerde. Ancak ne laboratuvarlar ne bilgisayarlar ne de en güçlü kalemler ona hükmedemiyor... Aşk insanoğlu üzerindeki iktidarını tüm ihtişamıyla sürdürüyor.
AYRILIK DA OLMASA Aşk denince ayrılık kelimesi de dökülüveriyor dudaklarımızdan. Ne de olsa aşkın 'pek de sevilmeyen' yol arkadaşı ayrılık. Aşkın olduğu yerde bir gölge gibi bitiveriyor, aşkın bile önüne geçip büyük ıstıraplar yaşatıyor insanoğluna. O kadar ki, "Ölüm Allah'ın emri, ayrılık olmasaydı" dedirtecek kadar acımasız olabiliyor. Yaşanan duygusal yıkım, tüm hayatımızı etkiliyor. İşimizden, zevk aldığımız şeylerden hatta kendimizden bile vazgeçebiliyoruz. Tıp doktorları, aşk acısının fizyolojik olarak da kalbi etkilediğini, bu yüzden genç yaşta by-pass ameliyatı dahi geçiren hastaları olduğunu açıklaya dursun, her gün bir yerlerde birileri aşık oluyor, birileri ayrılık acısıyla yanıp tutuşuyor. Bu yazı dizisinde işte bu ayrılmaz ikiliyi, aşk ve ayrılık acısını masaya yatırdık. Uzmanlara, yazarlara, ünlülere aşkı ve ayrılığı anlattırdık.
Ayrılık acısıyla ülkeyi terk edebilirdim' atv'de yayınlanan 'Bir İstanbul Masalı' adlı dizinin güzel Esma'sı Ahu Türkpençe, Esma gibi bir ayrılık acısı yaşamadığını ama yaşasaydı ülkeyi dahi terk edebileceğini söylüyor. Türkpençe, "Böylece yalnız kalıp, sürekli ağlayıp, bir müddet acı çektikten sonra, onun olmadığı yeni bir hayat kurardım kendime. Ayrılığı kabullenir ve daha güçlü bir şekilde dönerdim ve bir daha hayatıma girmesine asla izin vermezdim" diyor. Erkeklerin duygularını gizlediklerini düşünen güzel oyuncu, şunları söylüyor: "Bence kadınlar aşkı daha açık ve özgür yaşıyor. Bunu göstermekten de hiç utanmıyorlar. Erkeklerse duygularını gizlemeyi tercih ediyor." Türkpençe'nin ayrılık reçetesi ise şöyle: "Spor yapmak çok işe yarıyor. Çünkü vücudu zinde tutuyor ve hormonları dengeliyor.
ÖZLEM YURTÇU MERKEZ
|
|
|
|
|
|
|
|
|