|
|
|
|
|
100 yaşına Canaydın'la
|
|
Özhan Canaydın 2'nci kez G.Saray Başkanlığı'na seçildi
Şaşırtıcı ama İstanbul dün erken yerel seçimi yaşar gibiydi. Takside, sokakta herkes aynı soruyu sordu: "Sizce kim kazanır?" Sonradan anladım ki kastedilen Galatasaray'ın 100'üncü yıl başkanını belirleyecek kongreydi. Ve o kongre, beklendiği gibi müthiş bir çekişmeye sahne oldu. Canaydın öne geçti dendi, bir Cansun...
*** Kararımı sandığa yürürken verdim
Galatasaray başkanını seçerken, koridorlarda kulağıma hep aynı cümle geldi. 'Son ana kadar kararımı veremedim'.
Dün İstanbul güneşli, insanın içini ısıtan bir güne uyandı. Galatasaray camiası için büyük önem arz eden cumartesi öğlene doğruydu. Galatasaray Lisesi'nin bahçesinden içeri süzülüverdim. Hava öylesine güzeldi ki, ben nedense Galatasaraylılar'ın oy vermeye koşarak geleceğini tahmin etmemiştim. Öğrendiğim kadarıyla 3 bin 500'e yakın GS'lının oy kullanması bekleniyordu ama deniz kenarında güzel bir kahvaltı ve tembellik için harika bir gündü. Acaba oy vermeye gelecekler miydi? Bahçeye girince anlaşıldı durum. İçerisi tıklım tıklımdı. Gözüme çarpan kadın, erkek herkes çok şıktı ve bahçeden, Galatasaray Lisesi'nin koridorlarına kadar her yerde ciddi bir seçim havası vardı. Güzel hava kimin umurunda! Hani bir an Türkiye başbakanını seçiyor sanabilirdiniz! Koridorlarda yaptığım sohbetlerden öğreniyorum ki, 100'üncü yılda 'başkanlık koltuğu' dünyanın en önemli koltuklarından bile daha önemli olabiliyor.
TÜSİAD'LA BENZER Mİ? Bana gelince, Genel Yayın Müdürüm Ergun Babahan, 'Şelale yarın sabah Galatasaray yeni başkanını seçecek. Herkes orada olacak. Sen de bir uğra" demeseydi, aday listeleriyle, büyük çekişmeyle o kadar da ilgilenmeyecek, yazılanları öyle satır satır okumayacaktım. Yıllarca TÜSİAD genel kurulu izlemiş biri olarak, aslında hep bir futbol takımının genel kurulunun nasıl olduğunu merak etmiştim. Sonunda gittim. Gördüm. Öğrendim. İşte işadamlarıyla yaptığım sohbetlerden kesitler ve genel kurul izlenimleri:
SON AN KARARLARI Her ne kadar Yılmaz Toköz de başkan adayları arasında yer alsa da, asıl yarış mevcut Başkan Özhan Canaydın ve eski başkanlardan Mehmet Cansun arasında geçti. Konuştuğum Galatasaraylı işadamlarının büyük bir çoğunluğu sona ana kadar kime oy vereceğine karar vermemişti. Kimi bir gün önce, kimi ise tam sandığa giderken son kararını vermişti. İşte bu yüzden de herkes Cansun ve Canaydın arasındaki oy farkının çok az olacağını düşünüyordu.
TALU'DAN KIRAÇ'A Mehmet Cansun'un listesinde yer alan Eren Talu'ya rastlıyorum önce. Seçim için "İnan Kıraç'la özgür Galatasaray'ın karşılıklı seçimidir. Herkes özgür iradesiyle karar verecek. İnan Kıraç, her zaman kulübü, okulu yani her şeyi kendi kontrol etmek istiyor" diyor ve ben şaşıran bir yüz ifadesiyle Talu'ya bakıyorum. "Aynen yazmanı isterim. Galataray'ı seviyor olabilirler ama bu son yaşanan iki yıl onların eseri" deyiveriyor. Eren Talu'yla sohbet ederken, kendilerinin kredi bulmak konusundaki hızlarını bana tanıtım broşürüne koydukları ve 23 Şubat tarihini taşıyan Eximbank mektubuyla gösteriyor. '48 milyon dolarlık kredi hazır ve bizi bekliyor' demeye getiriyor. Talu'dan ayrılıp her yerde İnan Kıraç'ı aramaya başlıyorum. Koridorlarda soruyorum, kuyrukta olduğunu söylüyorlar. Sonunda tam ayrılmaya yakın, bahçede rastlıyorum. İnan Bey'e Talu'nun sözlerini bire bir aktarmıyorum ama seçim gününü değerlendirmesini istiyorum. "Ekonomisi sağlam bir kulüp istiyoruz. Hesabı, kitabı kim biliyorsa o başkan olsun" diyor. Kıraç'ın Canaydın'a desteği büyük. Şu hesap kitap konusu Galatasaray için çok önemli. İsmini vermek istemeyen büyük bir şirketin genel müdürü çok güzel tespitlerde bulunuyor: "Ben uzun dönemde Canaydın, kısa dönemde Cansun diyorum." Niye sorusunun cevabı ise şöyle: "Cansun'da mali düzen yok. Cansun'u kontrol altına almak için Fatih Altaylı devreye sokulmuştu. Cansun fazla açılmasın diye. Yani Cansun'da para mefhumu yok. Çok iyi pazarlamacı, çok sevecen, güleryüzlü, iyi niyetli ama mali konular önemli. Canaydın, mali durumu düzeltip sonra onun üzerine yeni şeyler inşa etmek istiyor. Stadyum için kredi bulmak kolay, önemli olan şartları. Canaydın bu konularda çok dikkatli."
ÇOK SESLİYİZ AMA Görünen o ki yapılan hatalardan herkes kendi dersini çıkarmış. Canaydın'ın ekibinde yer alan Refik Arkan, "UEFA'yı aldığımızda hazırlıklı değildik. Ne yazık ki hiçbir gelir elde edemedik. Bardağımız, tişörtümüz, bayrağımız yoktu. Yani başarıyı paraya dönüştüremedik" diyor. Arkan'a göre, 100'üncü yılda önce beş ardından da birleşmelerle üç adayın çekişmesine aslında sportif başarısızlık neden oldu. "Biz Galatasaray'ın gönlündeki hocayı getirdik ama topun da sizi sevmesi lazım. Olmadı. İki yıl önce kulübü devralırken, 9 kiralık oyuncu vardı. Sezon sonu bavullarını alıp gittiler, biz yeni oyuncular almak zorunda kaldık. Şimdi herşey yoluna giriyor. İki yılda 13 mağazamız açıldı ve çok da güzel kâr ediyoruz." Her ne kadar ateşli bir taraftarlık olmasa da gönlünü Galatasaray'a kaptırmış biriyim. Dün bir kaç saat geçirdiğim Galatasaray Lisesi'nde, Türkiye'de futbolun neden bu kadar önemli olduğuna tanıklık ettiğimi düşündüm. TÜSİAD Genel Kurulu'ndan bile daha nezih bulduğum ortama şaşırdım. Projelerin, kredi planlarının havada uçuştuğu genel kuruldan seçim sonuçları belli olmadan ayrıldım.
BORÇLUYUM! BORÇLUSUN! BORÇLU! KAPIDA elime tutuşturulanbroşüre bakıyorum ve işinrakamlara dökülen kısmınınolayı ne kadarciddileştirdiğini görüyorum.Mehmet Cansun döneminde58 milyon dolar borç varmışki Canaydın taraftarları burakamın 109 milyon dolarolduğu konusunda ısrarlı.Özhan Canaydınzamanındaki borç ise 113milyon dolar. Cansun'ungelir temlikleri 3.5 milyondolar, Canaydın'ın 84 milyondolar. Cansun'un bankaborcu 14 milyon dolarmış.Canaydın dönemindekibanka borcu 72 milyondolar. Cansun dönemindetakımın maliyeti 18 milyondolar ki yine Canaydıntaraftarları 26 milyon dolarolduğunu iddia ediyor,Canaydın dönemindetakımın maliyeti ise 30milyon dolar imiş. İşte böyle.
|
|
|
|
|
|
|
|
|