|
|
|
|
|
|
Doğum yapanların yüzde 10'u depresyona giriyor
Psikiyatrik bozuklukların görülme sıklığı, doğumu takip eden ilk 6 ay içinde kadın hayatındaki diğer dönemlere oranla oldukça yüksek seyrediyor. Doğum sonrası ruhsal reaksiyonların ortaya çıkışında, biyolojinin yanı sıra, hormonlar, ailesel faktörler ve psiko-sosyal çevre de etkili Doğum yapan her 10 kadından biri depresyon geçiriyor. Doğum sonrasını çeşitli endişelerle yaşayan anneleri ekonomik ve sosyal güçlükler bekliyorsa, sorun daha da büyüyor. Bu durumdan yeni doğan bebekler kadar babalar da olumsuz etkileniyor
Doğum yapan kadınların yaklaşık yüzde 10'unda görülen ve tedavi gerektiren bir durum olarak kabul edilen depresyon, genellikle doğumdan 2-4 hafta sonra beliriyor. Nedenleri kesin olarak bilinmiyor. Ancak kişisel ya da ailesel depresyona ait öykü olması, destek eksikliği, özellikle eşin desteğinin olmaması, istenmeyen gebelik ve doğum döneminde kadının yaşamında ciddi olayların olması, doğum sonrası depresyon gelişme riskini artırıyor. Bu durum hem anne, hem de yeni doğan bebek için oldukça önemli ve dikkatli bir tedavi gerektiriyor. Eşlerin ve ailenin diğer üyelerinin desteği, tedavide oldukça önem kazanıyor. Bazı durumlarda, hastaneye yatış gerekebiliyor. Hem tarif edilen durum, hem de loğusalık depresyonu açısından, hamilelik sırasında ya da hamilelik öncesi depresyon geçmişi, önemli risk faktörleridir.
DOĞRU YAKLAŞIM ÖNEMLİ Doğumdan sonra her yüz annede ortaya çıkan akut ve ciddi bir hastalık süreci olan psikoz, kendisini duygu durum değişikliği, aşırı üzüntü hali, halüsinasyonlar ve uykusuzluk ile gösteriyor. Tıptaki literatür bilgiler, hamilelik dönemine kıyasla, doğumu takip eden ilk bir ayda psikozun ortaya çıkma olasılığının 10-20 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor. Psikoz teşhisi koyulan anne için yeterli emniyet tedbirini almak kaydıyla, anne ile çocuğu ayırmamak gerekiyor.
BABALAR DA ETKİLENİYOR Prof. Dr. Sedat Özkan, özellikle doğum sonrası depresyonu ve hüzünlülük halinin son derece önemle ele alınması gerektiğine dikkat çekerek, "Depresyon hali, minör ya da majör düzeyde, hamilelikte görülen en sık ve en yaygın ruhsal bozukluktur. Biz üniversitede, hastaları liyezon psikiyatrisi kapsamında, kadın doğum uzmanları ile işbirliği içinde tedavi ediyoruz. Önemli olan; konuya duyarlı bir bilinç düzeyidir ki, ailenin yaklaşımı son derece önem kazanıyor. Bir ekip çalışması yapıyoruz, ruhsal durumun fizyolojiye yansımaları bizim için önemli bir kriter. Doğum yapmış bir kadına, 'nasıl olsa geçer' mantığıyla yaklaşmak, hayatına mal olabilecek bir hataya dönüşebilir" uyarısında bulunuyor. Doğum yapan her 10 kadından biri depresyon geçiriyor. Doğum sonrasını çeşitli endişelerle yaşayan anneleri ayrıca ekonomik ve sosyal güçlükler bekliyorsa, depresyon riski büsbütün artıyor. Annenin depresyonu, çocuğunu ve eşini de etkiliyor. Çocuğun psikososyal gelişimi engelleniyor, çocukluk dönemi depresyonlarının kapısı aralanıyor. Her 10 babadan biri de doğum sonrası depresyonu yaşıyor.
|
|
|
|
|
|
|
|
|