|
|
Gaza gelmeyecek kadar vaktimiz var
Türkiye elektrik darboğazına girebilir mi? Elektriksiz kalabilir miyiz? DPT "2007 yılında açık oluşacak" görüşünde. Hazine ise 2010 yılına kadar mevcut kapasitenin, tüketime yeteceğini düşünüyor. Diyebilirsiniz ki bu konuya neden bu kadar taktın? Evet, uzmanlık alanım değil. Ama olacak. Bu kez ilgisiz kalmayacağım. Patronum dahi olsa, kimin önerisi var ise bin kere düşüneceğim. Acaba ne demek istedi? Altında ne kazık var? Kamuoyunun da konuya ilişkin ilgili birimlerin yaptığı tüm açıklamalara şüpheyle yaklaşması gerektiğini düşünüyorum. Konuya bu derece kırılgan ve hassas yaklaşmamın nedeni var. 1990 yılllarında Ankara'da birileri ülkenin elektrik politikalarını yeni baştan belirledi. "Karanlıkta kalacağız" en büyük argümanlarıydı. Bizi korkuttular. Hepimiz uyuduk. Kamuoyunu hissizleştirerek, uyuşturarak elektrik üretiminin kaynaklarını değiştirdiler. 1990 yılında tüketimin yüzde 73'ü yerli kaynak ile sağlanıyordu. Bugün kömür gibi, su, rüzgar, güneş gibi yenilebilir kaynakları yerine, doğalgaza ve ithal kömüre bağımlı hale getirildik. Kabul edilebilir bir denge kurulmadı. Üstüne üstelik başta doğalgaz santralleri olmak üzere özel sektöre alım garantisi verildi. Piyasayı serbestleştireceklerine ve yerli üretimi teşvik edeceklerine, bizi korkutarak sıtmaya razı ettiler. İnanın edebiyat yapmıyorum. Sıkılmazsanız bir, iki rakam vereyim. Türkiye'nin mevcut kurulu gücü 36.3 bin MW. Ancak bu kapasitenin hepsini kullanmak teknik olarak mümkün değil. Kullanılabilir güvenilir kapasite 25 bin MW. Tüketim ise 16.5 bin MW. Her yıl tüketimin yüzde 7 oranında artması durumunda 2009 yılında 25 bin MW'a ulaşabileceğiz. Yani önümüzdeki dönemi, kimseyi korkutmadan dizayn edecek vaktimiz var. Bu kez gaza gelmemeli ve ulusal çıkarlara uygun, yerli kaynaklara önem veren politika oluşturmalıyız. 1990 yılında başımıza gelecekleri bilmediğimizden sessiz kaldık. Bakın ne oldu? Bugün devletin dağıttığı 16.5 bin MW'lık elektriğin yüzde 80'ni dış kaynakla besleniyor. Büyük bölümü doğalgaz, bir kısmı ise ithal kömür. Hemen hepsi için devlet alım garantisi vermiş. Her yıl yüzmilyonlarca dolar dövizi yurtdışına transfer ediyorsunuz. Yatırımlar ise katma değer ve istihdam yaratmıyor. Tartışmaya hazırım. Geçmiş 10 yılımızı biçimlendirenler büyük hata yaptı. Elektrikte yerli kaynak-özel sektör odaklı planlama yapmadı. Bu nedenle sanayi dünya ile rekabet edecek ucuz elektrik bulamıyor. Dün hizmete giren ithal kömüre dayalı santrale ne demeli? "Zonguldak'ta taş kömürünün tonu 250 dolar, ithal kömürün tonu ise 60 dolar. İthal etmesinler de ne yapsınlar" denilebilir? Bunun çaresi enerjiyi dışı bağımlı hale getirmek mi? Çaresi, ucuz kömür çıkaracak piyasayı yaratmak. Çünkü Türkiye'nin dağı taşı kömür. Kalorisi düşük ise, mesela termik santralin kazanlarını büyük tutarsın. Herkes Çin'de kazanları sudan ucuza maletmiyor mu? Alt tarafı 1 kilowatt elektrik üretmek için 2.400 kaloriye ihtiyacın yok mu? İyi ki maden mühendisi veya elektrik mühendisi filan değilim. Kahrımdan ölürdüm herhalde!
|