Yatırım atılımı için düşük enflasyon fırsatı
Yüksek enflasyon, yüksek reel faizler, bozuk makro ekonomik dengeler ve yatırım ortamının kötülüğü karşısında Türkiye'de yine de yatırımlar yapılıyor. İthalat rakamları içinde yatırım malları kaleminin belli bir tutara ulaşması, imalat sanayinin yavaş bir artışla da olsa istihdamı artırması bunun bir sonucu. Ancak Türkiye'nin hızlı nüfus artışına, hızlı kentleşmesine yetecek bir istihdam ve yatırım artışı olmadığı da kesin. Son Dünya Bankası raporunun da ortaya koyduğu gibi, orta ve küçük boy sanayi işletmelerine Türkiye'de hayat hakkı yok. Finansal kaynak sağlayamıyorlar. Bankalardan kredi alacak şeffaflıkta ve bilanço yapısında değiller. Bu küçük şirketlerin önemli kısmında kayıtdışılık var. Ortada doğru dürüst bir bilançoları bile yok. Elbette böyle şirketlere de kredi vermek mümkün değil. *Ortam iyi değil- Sorun dönüp dolaşıyor 2001 sonrasında kaldırılan teşviklerin ve banka kredilerinin yerine yatırım ortamının iyileştirilmesine geliyor. * Dünyanın en pahalı elektriklerinden birini kullanmamıza karşılık, bunun kalitesi düşük. *Yine dünyanın en pahalı petrollerinden birini kullanmamıza karşılık akaryakıtın kalitesi düşük. Hileli ve kalitesi düşük benzinden dolayı araçlar zarar görüyor. *Gelir dağılımı bozuk, gelir düzeyi düşük ve alım gücü düşük olmasına karşılık yine dünyanın en pahalı otomobilleri Türkiye'de satılıyor. *Türkiye'de resmi işsizlik ve atıl işgücü yüzde 15-16 düzeyinde ve OECD ülkeleri arasında ilk sıralarda. Tarım en büyük istihdam deposu. Yani istihdamın kalitesi de düşük. Buna karşılık İş Kanunu, istihdam etmeyi zorlaştırıyor ve katı kurallara bağlıyor.
* 36 ile teşviğin sonu- Hükümetin yatırım ortamını düzeltmesi beklenirken 36 ile verdiği yeni teşvikler, sadece bu illerde yatırım ortamını kısmen düzelten bir etki yaratabilir. Bu da yeni yatırımdan çok mevcutlarının buralara kaydırılmasıyla sonuçlanabilir. 36 il arasında Batı'da sanayi bölgelerine yakın illerin teşvik kapsamına girmesi bazı fabrikaların yer değiştirmesine yol açabilir. İzmir, Manisa, Denizli ve Aydın bölgesindeki sanayi tesislerine en yakın il olarak Uşak ve hatta Afyon olabilir. İstanbul, Kocaeli, Sakarya, Bursa dörtgenindeki sanayi bölgesi için Düzce iyi bir alternatif. Adana, Mersin için Osmaniye devreye girebilir. Gaziantep için Adıyaman, Ankara için de Çankırı alternatif yatırım alanı gibi görünüyor. Bu teşviklere kayıtsız kalınamaz. Bu iller dışında Doğu'da teşvikli illerin ilgi görmesi ise çok zor. Türkiye yatırım ortamını tümüyle düzelteceğine, mevcut sanayi kümelerine en yakın illere teşvik vererek bir sanayi göçünü başlatmanın yolunu açmış durumda.
*Son durum ne?- 2001 krizi sonrası kamu yatırımları durmuş durumda. Yabancı yatırımcı da hemen hemen yok. 2003 doğrudan yabancı yatırımın gelmesi açısından 1980 sonrasının en kötü yılı olmaya aday. Yani yabancı yatırımcı da yatırımdan kaçıyor.
Özel yatırımlarda küçük ve orta büyüklüktekilerin önü kapatılmış durumda. Sanayide yoğunlaşma yani pazarın az sayıda büyük şirketler tarafından ele getirilmesinin düzeyi yüzde 56 gibi yüksek oranlarda. Geriye yatırım yapacak kala kala büyük aile şirketleri kalıyor. Yatırım ortamının elverişsiz olmasına karşılık büyük aile şirketleri bir ölçüde yatırım yapıyor. Hemen her ülkede ekonomilerin en kötü dönemlerinde bile bu tür şirketler zaten yatırım yapar. Koç ve Sabancı gibi Türkiye'nin büyükleri her yıl yaklaşık 1'er milyar dolar civarında yatırım yapıyorlar. Ancak bu yeterli değil. Bu aileler büyük özelleştirmelerden pay almıyorlar. İşte yatırımlarda ve özelleştirmede Türkiye'nin geldiği son nokta. * Fırsat ve zorunluluk- Enflasyonun tek haneli rakamlara doğru indiği, tam kapasite kullanımının zorlandığı bir dönemde Türkiye'nin önünde hem tarihi bir fırsat hem de bir zorunluluk var. Yatırım ortamının süratle iyileştirilmesi, küçük ve orta boy işletlemelerin önünün açılması, en büyük sorun olarak işsizliğin çözülmesinin anahtarı niteliğinde. *Sonuç- "Cüret etmekle cesaret, gecikmekle korku artar" Latin Aatasözü
|