| |
|
|
Bana ne yediğini söyle
Mal ya da hizmet... Satacak, pazarlayacak bir şeyi olanlar çok iyi bilir: Karşınızdaki en büyük engellerden biri müşterinin alışkanlıklarıdır. Bunu kırmak hiç kolay değildir. Her yıl piyasaya on binlerce ürün sunulur. İçlerinden gayet yararlı olanları dahi alışkanlık duvarına toslayıp iki seksen uzanırlar. Küreselleşen ekonomide iş yapanların 'life style' dergisi olan Wallpaper'daki çalışma da bu gerçeğin bir parçası sayılır... Cumartesi sabahı gördüm bu fotoğrafları. Ancak Zevcenur hanım çoktan el koymuştu. Dolayısıyla Sabah okurlarının ilgisine sunmak bugüne kaldı. Emmanuel Turito tasarlamış, Guido Mocafico da fotoğraflarını çekmiş. Ne kadar çarpıcı! Lezzeti garanti olsa dahi 'siyah muz'dan yer misiniz?... Mideniz zil çalsa dahi 'mavi yumurta'ya ekmeğinizi banar mısınız?.. Başka tasarımlar da var: Mor makarna, bayrak kırmızısı peynir, pembe kahve gibi... Hiç unutmam. Yıllar önce New York'taydık. Öğle yemeğinde 'alefortanfoni' cinsinden bir çorba ısmarlamıştım. Garson kadın koyu pembe renkli, soğuk çorbayı önüme sürdüğünde iş işten geçmişti. Karizmayı çizdirmemek için yarısını içtim. Ne çektiğimi bir ben bilirim, bir de Allah. Küba'daki otellerde ise kahvaltıda balık sunuluyordu. Soğuk, zeytinyağlı... Onun aynısını, öğleden sonra rakısı içerken Nevizade'deki İmroz'da yiyoruz. Tek farkı bizimkinin dereotuyla tatlandırılmış olması. Nefistir yani, tadına doyum olmaz. Ama gel de kahvaltıda ye! Ben denedim. Açık büfe zaten zayıf olduğu için gruptaki arkadaşlara da önerdim. Değil tadına bakmak, 'kahvaltıda balık' lafını duymak bile yüzlerini allak bullak etmeye yetti. Adam ne demiş: Bana ne yediğini söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.
|