Uzan ne demişti: Malımı yedirmem!
CEAŞ ve KEPEZ'in imtiyaz sözleşmesi iptal edilmiş ve bu şirketlere ait 11 baraja el konulmuştu. Birkaç gün sonra Genç Parti Başkanı Cem Uzan, Bursa mitinginde Başbakan Tayyip Erdoğan'a şöyle sesleniyordu: "Kalleş adam. Allahsız Adam, tapulu malım ÇEAŞ ve Kepez'i sana yedirirsem bana da adam demesinler" Bu konuşmanın üzerinden 7 ay geçti. Önce İmar Bankası, ardından da dün 219'un üzerinde şirketin mülkiyeti Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na geçti. Yani Uzan Ailesi'nin şu anda Türkiye içinde tek bir dikili ağaçı bile yok. Bir tek partisi kaldı. Uzanlar'ın tüm mal varlıklarını kaybetmeleri dünyada benzeri bulunmayan bir düzenleme ile gerçekleştirildi. 12.12.2003 tarihinde Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Bankalar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun'un 20'nci maddesinin A fıkrası, Fon'a el koyma yetkisi veriyor. Yasayı eleştirmek ayrı bir konu. Ama dün gerçekleştirilen tarihin en büyük mülkiyet değişim operasyonu, yasalara uygun gözüküyor. El konulan şirketler, Uzanlar'ın İmar Bankası kanalıyla devlete verdiği milyarlarca dolarlık zararın karşılanması için satılacak. Şirketleri yönetenlerin, aldıkları kararlardan dolayı dava edilemeleri de kanunen mümkün değil. Bundan sonra ne olacak? Uzanlar'ın üç alanda iştah kabartan yatırımları var. Birincisi Telsim. 7 milyonun üzerinde abonesi var. 2'inci büyük GSM şebekesi. Telsim'in Motorola ve Nokia'ya 2 milyar doların üzerinde borcu var ve onlarla mahkemelikler. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın son ABD gezisinde Motorola yetkilileriyle görüşmesi ilginç senaryolar üretilmesine yol açtı. Yasaya göre GSM şirketlerinin yüzde 50'den fazlası yabancı ortaklarda olamıyor. Dolaysıyla Telsim için yerli alıcı gerekiyor. Telsim'in Sabancı, Koç ve Doğan grupların ilgi alanında olduğu konuşuluyor. Telsim'in değeri nedir? Bu soruya yanıt vermek kolay değil. Değerini anlamak için şu hesap yapılabilir: 4 milyar dolar yatırım ve lisans bedeli ödeyen İtalyan TİM ve Türkiye İş Bankası ortaklığı olan Aria'nın sadece 1.5 milyon abonesi var. Yine 1.5 milyar dolar yatırım yapmış devlete ait Aycell birkaç yüz bin abone ile çalışıyor. Yani bu alana girmek milyarlarca dolarlık yatırımı gözden çıkarmak demek. Telsim'in hazır pazar payı ve düşük yatırım maliyetiyle iştah kabarttığı söylenebilir. İkinci önemli varlık ise çimento sektöründe. Uzanlar'ın Özeleştirme İdaresi'nden yaklaşık 370 milyon dolara satın aldığı 8 çimento fabrikası devlete geri döndü. Hemen satılabilecek konumda. Medya grubunun ise sürekli zarar ettiği biliniyor. Satılması güç. Ancak iktidara yakın gruplar için gazete ve TV, medya sektörüne ucuz ve etkili giriş anlamına gelebilir. Seçim döneminde Star'ın, AKP için "dost medya" sınıfına gireceği kesin. Cem Uzan'ın siyasete girişi Çevremde pek çok kişi, "Cem Uzan siyasete girmeseydi, Uzan Ailesi'nin başına bunlar gelmezdi" görüşünde. Kimbilir? AKP, kendisine rakip olabilecek bir partiyi çökertme niyetini taşımış olabilir. Örneğin barajlara el konulmamış olsaydı, İmar Bankası devrilmezdi. Çünkü, sahte olduğu daha sonra anlaşılan kayıtlarına göre "taş gibi" bir banka görünümündeydi. Ancak bu bankada kayıtdışı mevduatın 8 katrilyon liraya çıkmış olması, iktidara gelen her partinin elektrik alanında Uzanlar'ı sıkıştırması ve ABD'nin giderek artan Telsim baskısı, ailenin siyasete girme kararında etkili olduğunu düşünüyorum. Yani onlar siyasete girmeye mecburdu. Nitekim, belgelere göre Baba Uzan, partinin tüm harcamalarına karışması da bu tezi doğruluyor. Meclis'e girmiş, hele hükümetin ortağı olmuş Uzan'a hiçbir bürokratın dokunması beklenemezdi. Ne ilginç, Genç Parti, seçimlerde aldığı oy ile MHP ve DYP'nin baraj altında kalmasını sağladı ve AKP'ye tek başına iktidar yolu açıldı. AKP ise, siyaset ile ekonomik güçlerini koruma ve açıklarını kapama planı yapan Uzanlar'ı bitirdi. Dimyat'a pirinçe giderken, evdeki bulgurdan olmak bu olsa gerek...
|