| |
|
|
Milli meseleler ve millet!..
HEPİMİZ Kıbrıs'ın "milli dava" olduğu öğretisi, bilinciyle büyüdük. Yavru Vatan uğruna can da verilir, can da alınırdı. Başpiskopos Makarios çocukluk ve ilk gençlik çağlarımızın en kötü adamıydı. Anneannem onun kötülüğünü anlatmak için; "Erol Taş'tan, Ahmet Tarık Tekçe'den bile kötüdür o papaz!" derdi. Yıllar sonra merhum Erol Abi'ye bunu anlattığımda çok gülmüştü. Şube kapılarında "Ya Taksim ya Ölüm!" mitinglerini hayal meyal; başladı diye acele asker olup katılmak istediğimiz, şube kapılarında kuyruğa girdiğimiz 1974 harekatını ise dün gibi hatırlıyorum. Kıbrıs meselesi milli meseleydi evet. On yıllar boyunca öyle bildik, öyle yaşadık... Ömer Sami Coşar Meslekteki emekleme dönemimizde, Bab-ı Ali civarında, 'Kıbrıs'ta kahramanlaşan meslektaşlardan' söz edilirdi durmadan. Mesela Ömer Sami Coşar ustanın, katliam fotoğraflarını nasıl çekip, gazeteye ulaştırdığı; sonraları arada bir, Ada'nın çeşitli yerlerine korsan yöntemlerle çıkıp, Türk Bayrağını nasıl diktiğini anlatırdı abiler. Neler neler Sonra Adem Yavuz'un nasıl şehit olduğu, Ergin Konuksever'in Rum kurşunuyla nasıl yaralandığı, esir düşen foto muhabirleri, yazarlar filan konuşulurdu. Şimdi Kıbrıs'ta neler, Kıbrıs için, dünyanın bir dolu yerinde neler neler olup bitiyor, ama bu milli meselenin son durumundan sanki milletin haberi yok. Çok anlayamıyorum Yani belki o kadar değil. Yani haberleri var belki de, yani hani o eskinin hamasi atmosferi yok ortalıkta. Bu, özellikle böyle olsun diye mi böyle sunuluyor, yoksa tam tersi isteniyor da mı olamıyor, çok anlayamıyorum doğrusu. Siz... Siz ne dersiniz?.. Anlayabiliyor musunuz? Sorsalar söyler misiniz?..
|