| |
'Bir ses var içimde: Pat!'
Psikolog David Rosenhan, akıl hastanelerinin iyi çalışmadığına, uzmanların yanlış teşhisler koyduğuna inanıyordu. Bu fikrini sınamak için 8 arkadaşıyla işbirliği yaptı. Bu 8 kişiden 3'ü psikolog, biri üniversite öğrencisi, biri psikiyatrist, biri çocuk hastalıkları uzmanı, biri ressam, biri de ev kadınıydı.
***
Beş gün önceden hazırlandılar: Yıkanmadılar, dişlerini fırçalamadılar ya da sakal tıraşı olmadılar. Sonra, 9'u birden, aynı saatlerde ABD'nin çeşitli hastanelerine başvurdu. Hepsi karşılarına çıkan psikologlara ve psikiyatristlere aynı şeyi söyledi: "Bir ses var içimde. Pat' diye bir ses." (Bu ses efekti karikatürlerde kullanılır. Bir şeyin yere düştüğünü anlatır.) Hayali hastaların dokuzu da isimleri ve meslekleri haricinde sorulara doğru cevaplar verdi. Bu arada derecelerle, steteskoplarla muayene edildiler. 'Pat' sesi haricinde her şey normal görünüyordu. Hatta, "Sizi bir süre müşahede altında tutacağız" dendiğinde, Aslında şimdi iyiyim. Bu sesi duymuyorum" dediler. Ancak sonuç değişmedi. 'Şizofreni' tanısıyla 'içeriye' alındılar. Ne zaman çıkacaklarını sorduklarında kendilerine "İyileştiğinizde" cevabı verildi. Bunlar olurken takvimler 1972 yılını gösteriyordu.
*** 1973'te David Rosenhan, Science dergisine başlarından geçenleri yazdı: "Deli Mekanlarda Akıllı Olmak." Hastaların dövüldüğünden söz etti. Anlatılan son derece olağan hayat hikayelerinin nasıl şizofreni teşhisine uygun olarak tekrar yazıldığını ispatladı. İşin komiği aklı başında, gayet normal bir insan olduklarını doktorlar değil, diğer hastalar anlamıştı: "Sen ya burayı denetleyen bir hoca, müfettiş filansın ya da bir gazeteci." Hastane personeli delilere yoklarmış gibi davranıyordu. Örneğin hemşireler yanlarında soyunup sutyenlerini düzeltiyordu.
*** Tabii bunun üzerine ruhbilim camiasında kıyamet koptu. Savunma ve karşı hücum yazıları dergilerde baş gösterdi. "Ne yani" diyorlardı mesela, "birisi ağzını kana bulayıp acil servise başvursa, ona gereken testleri yapmayacak mıyız?" İyi güzel de sadece 'Pat' sesi duyduğunu söyleyen bir kişi 52 gün içeride tutulur muydu? Ruhbilimciler David Rosenhan'ı hiçbir zaman affetmedi. Derslerde bu yaptıkları nefretle ya da alayla anlatıldı. Densizliği kitaplara girdi.
*** Ve aradan 30 yıl geçti. Psikolog Lauren Slater, makale üstüne makale yazarak Rosenhan'a yüklenen doktorlardan Robert Spitzer ile konuştu. Sordu: "Şimdi aynı deney yapılsa ne olur?" "Tıp çok ilerledi" dedi Spitzer kendine güvenle, "Artık öyle testler var ki numara yapıldığını şıp diye anlıyoruz." Slater emin değildi. O da beş gün boyunca saçlarını yıkamadı, dişini fırçalamadı. Lucy adını alarak 9 hastaneye başvurdu.
O da 'Pat' diye bir ses işitiyordu. Hiçbir doktor o eski faça bozucu hikayeyi hatırlamadı. Sorular yöneltip testleri uyguladılar. Doktorlarla yaptığı görüşmeler 12 buçuk dakikadan fazla sürmedi. Her seferinde psikotik özellikler taşıdığı, ağır depresyonda olduğu filan söylendi. Kimse onu hastaneye yatırmaya kalkışmadı. Onun yerine ilaçlar yazıldı. Dokuz hastaneyi dolaştıktan sonra sonra Lauren Slater'ın elinde psikoz karşıtı 25, depresyon karşıtı da 60 ilacın yer aldığı reçeteler vardı. Özetle... 'Pat' sesi duyana 30 yıl önce şizofreni teşhisi konuluyordu. Şimdi ise depresyon moda olmuştu. Eskiden kişiyi hastanede tutmak sıkça rastlanan bir uygulamaydı. Artık iş ilaçlara havale edilmişti.
*** Kıssadan hisse: Bir olayı nasıl gördüğümüzü, o güne dek edindiğimiz bilgiler ve yaşadığımız çevre belirliyor. Çoğu zaman bir şeye geniş bir açıyla değil, at gözlükleriyle bakıyoruz. Üstelik, bırakın sıradan insanları, konunun uzmanı olanlar dahi böyle yapıyor. Not: Psikolog Lauren Slater başından geçenleri, Opening Skinner's Box: Great Psychological Experiments of the 20th Century adlı kitabında anlattı. Yukarıdaki öykü İngiliz The Guardian gazetesindeki haberin kaba bir özetidir.
|