|
|
|
|
|
|
Hayata da işim gibi konsantre olmayı seçtim
İşadamı, manken, televizyoncu ve yazar derken, Vahe Kılıçaslan'ın üç yaşında bir bebeğe 'koruyucu ailelik' de yaptığını öğrendik. Ünlü manken için ailesi çok önemli.
Onu tüm Türkiye, 'cansız manken' olarak tanıdı... Oysa mankenlik mesleğine bir tesadüf sonucu, tavukçuluk yaparken girmişti. 1995 senesinde Best Model oldu ve bu kez onu tanıma sırası dünyadaydı... Vahe Kılıçaslan mankenlikte gösterdiği başarıyı televizyonculuğa ve yazarlığa da taşıdı. Tüm bunların yanı sıra evlilik hayatını da başarıyla sürdürüyor. Kılıçaslan ve eşi Mannik, iki kızları olmasına rağmen yardıma muhtaç olan Ceren bebeğe de koruyucu ailelik yapıyor. Ünlü manken, meslek hayatı boyunca kendinden asla taviz vermediğini ve aile hayatının her şeyden önemli olduğunu söylüyor. Şu sıralar atv için 'Dekoraktif' isimli bir program hazırlayan Kılıçaslan, mankenliğe başlayış öyküsünü, evliliğini ve yeni projelerini anlattı...
* Sizi manken olarak tanıdık. Mankenlikten önceki yaşamınız nasıldı? 1966'da Cihangir'de doğdum. Yaklaşık 200 yıldır İstanbullu'yuz, bir dedem Beykozlu, diğeri Taksimli. Babam, Gümüşsuyu'ndaki Park Otel'in genel müdürüydü, annem ise ev hanımı. İki kardeşiz. Bir ablam var, Londra'da yaşıyor. Liseyi bitirince, Marmara Spor Akademisi'ne girdim ama yarım bırakıp 1986'da askere gittim. Askerden dönünce bir arkadaşımla tavukçuluk işine girdik, 10 yıl kadar tavuk işiyle uğraştım. Ortağım ayrılıp yurtdışına gidince, işi tek başıma yürüttüm. Bu sırada tesadüfler beni mankenliğe taşıdı.
EŞİM EN BÜYÜK DESTEĞİM * Eşinizle nasıl tanıştınız? 1987 yılının sonlarında, bir arkadaş topluluğu içinde eşim Mannik ile tanıştım. Ben o zamanlar maddi ve manevi anlamda zor durumdaydım. Eşim çok fedakâr yaklaştı bana, manevi anlamda çok destek oldu. Sonra bu ilişki evliliğe kadar yürüdü, 1989 yılının sonunda evlendik.
* Sektörünüzde evliliklerini başarıyla yürüten çok az isim var. Siz bunu nasıl başarıyorsunuz? Her şeyimi, tüm iç dünyamı eşimle paylaşıyorum. 15 yıllık evliliğimizin temel noktası bu, biz çok iyi arkadaşız, hep aynı şeyleri düşünüyoruz. Mannik'e sevgi ve saygı duyuyorum, ben bu mesleğe girerken ne istediğimi çok iyi biliyordum. Hayatta da cansız mankenim ben. İşime olduğum gibi hayata da konsantre oluyorum.
* Tavukçuluk yaparken mankenlikle yollarınız nasıl kesişti? İkisi apayrı işler... 1994'te perakende dükkanımı açtım. Murat isminde manken bir arkadaşım açılışa moda fotoğrafçısı Yaşar Şenyüz'ü de getirmişti. Şenyüz, bana 'Tipin çok iyi, fiziğin de düzgün. Neden mankenlik yapmıyorsun' dedi. Annem askerden gelince beni LCC mankenlik kursuna gönderdi, oradan da diplomam var. Ama düşündüğüm bir şey değildi. İki hafta sonra Yaşar Şenyüz'le, Şişli'deki ofisinin altındaki otoparkta karşılaştık. Merve İldeniz ve Sibel Tan bir katalog çekimi için ofisteydi. Bana, 'Çok iyi bir yüzün var, seni mutlaka kataloğa dahil edeceğiz' dediler ve apar topar çekime soktular. Şenyüz vizöre her baktığında 'Yeni bir model doğuyor' diyordu. Yüzümün yapısını çok beğendiler. Birkaç gün sonra Yaşar ağabey aradı, 'Gel resimler süper çıkmış' dedi. Katalog çıktı ve mankenliğe ilk adımı atmış oldum. Kataloğu gören muhabir Sinan Özbalkan, ertesi gün röportaj için geldi ve 'tavukçu manken' diye haberlerim çıktı. Bu haberi Neşe Erberk görmüş ve ben ilk onun ajansıyla başladım mankenliğe.
* 1995'te Best Model seçildiniz... O zamanlarda atv'de Suna Yıldızoğlu ve Burçin Orhon ile birlikte 4x4 Sabah Şansı diye, bir program yapıyorduk. 1 yıl devam etti o program ve 1995'te Best Model'e katılmaya karar verdim. Best Model oldum ve teklifler iyice arttı.
* Bu olanlardan sonra ne yaptınız? 1997'de bir defile için gittiğim Moskova'da, 20 derece havada, akşam yolda yürürken bir vitrinde yansımamı gördüğümde dona kalmışım. O anda 'buldum' dedim ve meydanda koşmaya başladım. Ertesi gün çıkacağım defilenin koreografına anlattım. Podyumun ortasında bir saat hareketsiz kaldım. Yaptığım işe 'cansız manken' adını verdim. Noterle onaylattı benim kadar uzun duran yok: 5 saat 26 dakika. Hülya Avşar gördü, beni programına çağırdı, böyle giderek yükseldim. 2000'de 'Gözlük' adında bir şiir kitabı çıkardım. 2001'de 'Canlandım', 10-15 güne kadar da 'Kent Rüzgârı' adında bir öykü kitabım çıkıyor.
ZEYNEP GÜLER
|
|
|
|
|
|
|
|
|