Budama zamanı
Büyük patırtılar yaratan Galatasaray'daki değişimin ortaya nasıl bir takım çıkartacağı merak konusuydu. Ağaçlara ilkbahara girerken budama yapılır. Amaç ağacın daha filiz ve meyve vermesini sağlamaktır.
Terim'in de Galatasaray'a yaptığı aslında bir budamaydı. Yaşlanan ve meyve vermeyen dallar Galatasaray'da boy atmak için çırpınan genç filizlerin önünü tıkıyordu.
Budama sonrası vefasızlıkla suçlanan Terim, aslında güvendiği oyunculardan beklediği vefayı görememişti. Fedakarlığın bedelini G.Saray 14 puan geriye düşerek ödedi, Terim'in de kariyeri tartışılmaya başlandı. Ve "Galatasaray'a yeni bir kök gerek" felsefesiyle kararlı bir budama yapıldı. Antalya'ya gelen takım gencecikti.
Florya'da kalanlar parlak isimlerdi. Değişen ve gençleşen Galatasaray için Efes Cup Turnuvası görücüye çıkmak gibi olacaktı. Ünlü yazar Kant şöyle diyordu: "Gençlikte günler kısa, yıllar uzundur. Yaşlılıkta ise günler uzun, yıllar kısadır." Galatasaray'daki genç isimlerin futbol ömürlerin uzun olması kısa günlerde gösterecekleri başarılara bağlıydı.
Bu bir yalancı bahar mı? G.Saray tatil cennetine ayak bastığında Antalya kenti fırtınaya tutulmuştu. Evleri su basmış, köprüler çökmüş, yollar yıkılmıştı. Fırtına durdu, bu kez G.Saray fırtınası başladı. Kaiserslautern'i 2-0'la geçen G.Saray savaşçı ruhuyla gözleri kamaştırdı.
Yardımlaşma, oyun disiplini ön plandaydı. Sabah çift kale yaptıktan sonra S.Moskova önüne çıkan G.Saray'ın oynadığı futbol "Porsche" arabaya benziyordu. Çabuk, süratli, rakibine pozisyon vermeyen, sürekli hücumu düşünen, bol pozisyona giren bir G.Saray vardı.
Ağızlar açık kaldı, gözler bayram etti. Geçmişte Galatasaray durarak oynayan, hücuma ağır çıkan bir takımdı. Yeni Galatasaray çok koşuyor, rakibe alan daraltıyor, hücuma da çok çabuk çıkıyordu. Galatasaraylılar mutluydu ama kafalarında "Bu bir yalancı bahar mı?" sorusu vardı.
Oysa onlar hep parlak isimlere alıştıkları için isimsiz oyuncuların ortaya koyduğu futbol akıllarını karıştırmıştı. Galatasaray'da geçmişte insanlar hep gruplar halinde dolaşırdı. Ama yeni Galatasaray'da arkadaşlık ilişkileri, dostluk ve sevgi üst düzeyde. Terim'in futbolcularla olan ilişkisi çok sıcak. Hoca herkesle tek tek ilgileniyor, en ufak hareketi dahi kendi gösteriyor. Terim bir konuşmasında şöyle demişti: "Savaşı büyük oyuncular kazanmaz.
Savaşı arkadaşlık, sadakat, efendilik ve yenilgiyi kabullenmeyen, arkadaşının hatasını kapatan oyuncular kazanır." Efes Cup'ta bugün finale çıkacak Galatasaray, mücadele eden, yenilgiyi kabul etmeyen, futbolu zevk veren bir takım olma yolunda ilerliyor.
|