Yılbaşılar
Aslında garip bir duygu yeni yıl sabahı uyanmak. Arkada eğlenilmeye çalışılmış hatta belki de eğlenilmiş bir gece bıraktıktan sonra sanki yeni bir hayata başlıyormuş gibi hissetmek istiyor insan. Halbuki pek de bir şey değişmiyor. Tabii istisnalar var. 1958'in 31 Aralık gecesi Küba diktatörü Batista'nın yılbaşı balosuna gidenlerin halini düşünün. Daha o gece, yeni yılın ilk dakikalarında diktatör Küba'dan kaçtı. Davetliler de 6 yıllık bir başkaldırının ardından isyancıların Havana'ya girmesiyle artık geri gelmeyecek şekilde eski hayatlarına veda etmeleri gerektiğini anladı. O balodakiler, Kübalılar ve hatta dünya açısından 25 yıl önceki yılbaşı gerçekten de bambaşka bir yılı getirdi. Yine dokuz yıl önce Meksika'daki rejim, iki bakımdan yepyeni bir yıla gözlerini açtı. Güney'deki en fakir eyaletlerden Chiapas'ta yerlilerin başlattığı Zapatista isyanı, bu ülkedeki tek parti rejimini iyice sarstı. Aynı yıl, aynı gün Kuzey Amerika Ticaret Alanı (NAFTA) anlaşması da yürürlüğe girdiğinden ve Amerikan kamuoyunun gözleri üzerinde olduğundan, rejim isyanı bastırmak için kendi arzuladığı ölçüde şiddet de kullanamadı.
Hatırlanması gerekenler 1929 yılından beri aralıksız iktidarda kalan PRI partisi için bu isyan, sonun başlangıcı oldu. Kokuşmuş parti, 2000 yılında halkın oylarıyla devrildi. Gayet tabii Meksika'da da Türkiye'de olduğu gibi çok keskin zekalı insanlar yaşadığından, onlar da "Bütün bu işlerden kimler yararlandı?" sorusunu sordu. Ölen körlerin badem gözlü oluşları gibi, baskıcı PRI de kurduğu patronaj sisteminden nemalananlar tarafından ulusal onuru koruyan bir siyasi kurum olarak ağıtlar yakılarak anıldı. NAFTA ile Meksika ekonomisi Amerika'ya teslim edildi diye kıyamet koparıldı, aynı anlaşmadan Amerikalılar'ın işlerini kaybetme korkusuyla daha fazla rahatsız olduğu kulak ardı edildi. Sonuçta PRI'yı götürdüğü için hem NAFTA'yı, hem de Zapatista isyanını Meksika'yı ulusalcı yoldan uzaklaştırmak hatta bölmek için düzenlenmiş bir emperyalist oyun olarak lanse edenler çıktı. Chiapas'taki isyancıların son dönemde dünyada görülmüş en gerçek ve pek çok bakımdan "sol" hareket olduğu gerçeği ise bir kenara gizleniverdi. California'da üç can alan şiddetteki bir depremde 20-25 bin can veren İran'da da hatırlanması gereken bir yılbaşı yaşandı. Dönemin ABD Başkanı Jimmy Carter, 1977'yi 1978'e bağlayan yılbaşı gecesini İran'da Şah Muhammed Rıza Pehlevi ile geçirmişti. Kadehini de dünyanın en zorlu coğrafyalarından birinde istikrar adası gibi görülen İran'ın hükümdarı Şeyhinşah şerefine kaldırmıştı.
İran'da unutulmaz yılbaşı O yıl tabii İran'da bir öncekine göre çok farklı bir yıl oldu. İran devrimi yaşandı. Şah 1979 Ocak ayında ülkesini terk etti. Carter'in kadeh kaldırmasından ve Şah'ı övmesinden tam on üç ay sonra da Ayetullah Humeyni İran'a döndü. 11 Şubat günü de eski rejim tümüyle çöktü. İran'ın eski rejiminden yararlanan keskin zekalılar arasında da devrimi kimin yaptırdığı konusunda kesin bir görüş çok geçmeden hakim oldu. Şah,Körfez bölgesinde çok güçlenmeye başladığı için CIA tarafından devrilmişti. Şimdi de ola ki depremin yepyeni bir teknoloji kullanan CIA veya Mossad tarafından gerçekleştirildiği söylenir. Zira İran'daki rejimin çürümüşlüğü bu depremin altında kalacaktır. Er ya da geç molla oligarşisi de çekip gidecek, yerine İslami ögeleri kalsa bile çok daha farklı bir rejim gelecektir. Yeter ki mollalar işi zorlayıp dönüşümü kanlı kılmasınlar. Aslında editörüm benden değişiklik olsun diye aşk üzerine yazmamı istemişti. Soğuk Savaş bağlamında mı, daha sonraki dönemde mi diye sorup cevap alamayınca bundan vazgeçtiğine hükmetmiştim. Halbuki telefonu kırmış. Baş editör telefon parasının maaşımdan kesilebileceğini söyledi. Anlayacağınız ben yeni yıla pek iyi başlamıyorum. Sizinkinin çok iyi ve olabildiğince keyifli geçmesini dilerim.
|