| |
Ekonomi uzmanıyla lahmacun ziyafeti..
ABDURRAHMAN Yıldırım denilince akla borsa gelir, dolar gelir, faiz gelir.. Para piyasaları gelir.. Çok az kişi onun damak zevkine düşkün olduğunu bilir..
Gizli bir gurmedir.. Güzel bir yemekten, ilginç bir mekandan söz edin, hiç üşenmez gider.. Karadeniz pidesi için Ümraniye Tepeüstü'ne.. Kurufasulye için Demirkapı'daki Vezirsofrası'na.. Köfte yemek için de Tuzla'ya kadar gittiğine tanık oldum.. Abartmıyorum.. Ekmek almak için Levent'ten Beylikdüzü'ne gider..
Çünkü en iyi ekmeği yapan fırın oradadır.. Yıldırım Karadenizli'dir.. Her Karadenizli gibi 'Balık yemeye gidelim' demez.. 'Hamsi yemeye gidelim' der..
'Balık eşittir hamsi' diyecek kadar koyu bir Karadenizli'dir ama kebaptan da çok iyi anlar..
İki üç ay oluyor.. Yıldırım odama geldi.. 'Bak' dedi; 'Herkes en iyi lahmacun burada yenir, en iyi şiş kebabını şurası yapar diye yazıyor. Seni bir yere götüreceğim, İstanbul'un en iyi lahmacununu, en iyi şişini yiyeceksin.' 'Yeni mi keşfettin' dedim..
'Evet' dedi; 'Kebabı seven, anlayan bazı işadamları da gidiyormuş.. İz sürdüm, buldum.' Bugün yarın derken geçen hafta gidebildik.. Yolda şart koştu: 'Beğenirsen yazmak yok.' Neden? 'Bazı yerlere bilenler, zevk alanlar gitsin. İnsanlar akın ediyor, mekanlar bozuluyor.'
'Çok bencilsin' dedim.. Söz vermedim.. Yavuzselim'e, Hırka-i Şerif Caddesi'ne gittik.. Arka sokakta küçücük bir dükkan.. Dört, beş masa var.. Duvarlar sarı fayans.. İçerisi görünmesin diye camlar tül perde ile kapatılmış.. Lokantanın ortasında soba var.. Gürül gürül yanıyor.. Adı Öz Kilis.. Sahibi Mehmet Satman.. Satman, ilk kebapçı dükkanını 50 yıl önce Sirkeci'de açmış.. 23 yıl önce Yavuzselim'e gelmiş.. Hala aynı mekanda..
'50 yıl önce lahmacun yapardım.. İstanbullu bilmezdi, görenler bu ne diye sorarlardı' diyor.. Bir masa bulduk, oturduk.. Önce gavurdağı salatası, bol yeşillik, turp, maydanoz geldi.. Sonra lahmacunlar.. Hamuru kağıt kalınlığında, kıtır kıtır.. Eti hafif sarımsaklı.. Bugüne kadar böyle bir lahmacun yemedim..
Lahmacun denilince iki yer bilirim.. Biri Aksaray'daki Sait, diğeri Nişantaşı'ndaki Tatbak.. Bu ikisinden de iyiydi.. Ardından Kilis tava geldi.. Şiş geldi.. Kilis tava da çok güzeldi ama şiş farklıydı.. Ağızda dağılmasının ötesinde damakta öyle bir tat bıraktı ki, o tat geçmesin diye insan uzun süre su bile içmez.. Yemek arasında sohbet..
Satman, 'Bayramda tadilat var' dedi. 'Biraz elini yüzünü düzelteceğiz. 1985 yılından beri çivi çakmadık. Şu sarı fayansları alçıpanla kapatacağım.' Yıldırım kızdı.. 'Bırak böyle kalsın'dedi.. 'Burası böyle güzel.. Buraya insanlar oturmaya değil senin yaptıklarını yemeye geliyor.'
Satman, 'Haklısın ama' dedi ve ekledi: 'Doktorlar geliyor, hocalar geliyor. Bazı misafirler geliyor. Onlar söylüyorlar. Biraz elini ayağını düzelt diyorlar.' Yolunuz düşerse, Yavuzselim'e gidin.. Bedrettin Simavi Sokak'taki bu küçücük dükkanı bulun.. İstanbullulara 50 yıldır lahmacun yapan Kilisli Usta'nın elinden lahmacunu yiyin.. İyi ki gelmişim diyeceksiniz..
|