| |
Köprüyü de Türkleştirdik..
Boğaziçi Köprüsü bizi seviyormuş.. Ne de olsa 31 yıldır bir arada yaşıyoruz.. Gerçi pek ilgilenmedik, bakmadık, gençleştirmedik ama yine de o İstanbul'u sevmiş.. O muhteşem manzara uğruna 31 yıllık yaşantısını şiddetli bir fırtına ile noktalamadı.. Geçen hafta karla gelen fırtınada hatlardan biri koptu..
Konuya hemen Türk usulü yaklaştık.. 'Koparsa kopsun; 235 tane daha var' dedik, işin içinden çıktık.. Ancak Çernobil faciasından sonra 'Bir şey olmaz' diye radyasyonlu çaya talim yaptırılan halk, artık bu tür sözlere pabuç bırakmıyor.. Yetkililer hiçbir sorun yok diyorsa.. Vardır.. Halk arasındaki inanç budur..
Medya konunun üzerine biraz gidince, arkası çorap söküğü gibi geldi.. O fırtınada biri koptuysa başka bir fırtınada üçü-beşi daha kopabilirdi.. 'Hiç sorun yok, kopan halat yerine tutturuldu' diyen yetkililerin de içi rahat etmemiş olacak ki, Japonya'dan, İngiltere'den uzmanlar çağırdılar.. Metal yorgunluğu olabilirdi.. Çünkü 1991 yılından beri köprünün yüzüne bakan yoktu.. Peki köprünün ömrü bitti mi?
Uzmanlara göre hayır.. Yapılacak olan şu.. Çelik halatların bağlı olduğu levhalar ultrasonik testten geçirilecek.. Çelik yorgunluğu ve çatlak tespit edilen plakalar değiştirilecek.. Yani köprü yenilenecek.. Tehlike var mı? Söylenenlere bakılırsa yok.. Ama dün bir baktık.. Köprünün, gidiş-geliş birer şeridi trafiğe kapatıldı.. Yani köprü acilen bakıma alındı.. Demek ki sorun ciddiymiş.. Ciddi olmasa İstanbul trafiğinin nefes borusu daraltılır mı? Gerçekten köprü İstanbul'u seviyormuş.. Veya Türkleri iyi tanımış..
Tehlike gelmeden kıllarını kıpırdatmayacaklarını öğrenmiş.. Çünkü fırtına biraz daha güçlü olsa, bir değil iki-üç halat kopsa, büyük bir facia daha yaşayacaktık.. Sonra günlerce tartışacak, sorumlu arayacak.. Herkes topu birbirine atacaktı.. Belki de kaynak aktarımına izin vermedi diye IMF'yi suçlayacaktık..
Hani top direkten döndü derler ya, İstanbullu işte aynen bunu yaşadı.. Çünkü tehlike kapıya dayansa da aldırmamak adetimizdir.. Göreceğiz, yaşayacağız ki anlayalım.. Tıpkı geçen hafta kar faciasında olduğu gibi.. Eğer o gün valilik meteorolojiyi dinleseydi, yapılan yayınlara güvenseydi, insanlar 15-20 saat yollarda kalmazdı..
Okullar ve resmi daireler iki gün tatil edilseydi, kar çile değil, eğlence olurdu.. Nedense yetkililer okullarla resmi daireleri açık tutmayı marifet sayıyor.. Kar düşmeden, karı gözleriyle görmeden inanmıyorlar.. Köprü de sinyal vermese, tehlikenin boyutunu yetkililerin gözüne sokmasa metal yorgunluğu kimin umrundaydı? Köprü iyi ki İstanbul'u sevmiş.. İyi ki Türkleşmiş..
|