kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
"Devlet nerede" sorusunu, çok sık seslendirmeyelim!
MGK'nın gecikmiş kararı!
Şaka

"Devlet nerede" sorusunu, çok sık seslendirmeyelim!

Kara teslim olan İstanbul'da hemen herkes aynı soruyu seslendirdi? - Devlet nerede? Artık, böyle sorular sorup, sanal bir kişiyi aramak yerine, devletin de gerçek insanlar tarafından yönetildiğini veya yönetilemediğini anlasak, daha doğru olacak.

Geçen hafta Kilyos'ta, Adile Sadullah Mermerci Polis Meslek Yüksek Okulu'nda, öğrencilerle, polis-medya ilişkileri üzerine sohbet ettim. Onlara, benim açımdan "Devlet"in ne olduğunu anlatmaya çalıştım.

Örneğin trafikte ilerlerken, önünüzde bir polis aracı gidiyorsa, o benim gözümde devlettir. O trafik aracı, sinyal vermeden sağa veya sola saptığı zaman, en yavaş giderken en sol şeridi izlediğinde, ilk bakışta, devlet kendi koyduğu kuralları, kendisi dinlemiyor diye düşünebilirsiniz.

Oysa o aracı devlet değil, bir insan kullanmaktadır. Devletin aracını kullanan kişi, kötü ve kural tanımaz bir şoför de olabilir. İstanbul'u ve tüm Türkiye'yi kar esir aldığı zaman, devlette çalışanlar da, özel sektörde çalışanlar veya işsizler gibi, hep birlikte kara esir olmuşlardı.

Onların bizlerden farkı, maaşlarını Bütçe ödeneklerinden almalarıdır. Bir müsteşar da, bir general de, bir polis de, herhangi bir kamu görevlisi de, maaşlarını, vergilerden ve devletin yaptığı borçlanmalardan toplanan fonlardan alırlar. Bir depremde veya bir kar yağışında, onlar da çaresiz kalabilirler. Devletin hantallığı, mali yetersizlikler ve gelişmemişlik, onların vermeleri gereken hizmetin de aksamasına sebep olur. Yani, kara teslim olan Türkiye'nin insanları "Devlet nerede?" diye durumu sorgularken, devlet çalışanları da otobüslerde saatlerce mahsur durumdaydı, onların evlerinde de elektrikler kesikti ve suları onların da akmıyordu.

Eğer gereken reformları yapar, ülke ekonomisini düzlüğe çıkarır ve bir de Avrupa Birliği'ne adımımızı atabilirsek, devlet hizmetlerinin daha düzeldiğini de göreceğiz. Ve giderek, devletin çeşitli durumlara müdahalesine, daha az gerek duyulacak. Çünkü, devlet görevlileri, kendilerine en fazla ihtiyaç duyulan deprem gibi, kar gibi doğal olaylarda varlık gösteremezken, fazlaca müdahale etmemeleri gereken durumlarda, gereğinden fazla seslerini yükseltiyor veya işe karışıyorlar.

Bazen "Devletçilik" sonucu, ticarete, bankacılığa, endüstriye giriyorlar. Bazen, adeta "Askeri Demokrasi"yi kanıtlamak istercesine, siyasete müdahale ediyorlar, pozisyon açıklıyorlar. Her şeyi, her yetkiyi ve tüm kararları Ankara'ya bağlamak merakı yüzünden, Türkiye'nin yönetilemez hale gelmesine sebep oluyorlar. Rejimi veya statükoyu korumak için, eğitimi laik-skolastik bir modele hapsediyorlar. Tek tip, tek sesli ve değişimi algılamayan kuşakları yetiştiriyorlar. Kar bastırıp, bizi esir aldığı zaman seslendirdiğimiz "Devlet nerede?" sorusunu, galiba çok sık sormaktan kaçınmalıyız.

Hayal ettiğimiz "Devlet Yönetimi Modeli"nin ne olduğunu da, derinine düşünmeliyiz. Çünkü, hiç ihtiyaç duyulmadığı ve doğal felaketler olmadığı zamanlarda, hayatımızda çok fazla var devlet... Kar bastırdığı zaman gördüğümüz gibi, devlet diğer zamanlarda da insanlar tarafından yönetiliyor, yönlendiriliyor. Herkes kendini devlet sanıyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Boğaz Köprüsü'nde risk var mı?   / 27-01-2004
 Vuslatın başka alem, sen bir ömre bedelsin...   / 26-01-2004
 "Devlet nerede" sorusunu, çok sık seslendirmeyelim!   / 25-01-2004
 Havadan, sudan, kardan ve tatilden konuşalım...   / 24-01-2004
 Asya'da "Maymun Yılı" başlarken, bizdeki bitti!..   / 23-01-2004
 Basın özgürlüğü, her zaman herkese lazımdır!   / 22-01-2004
 "Böyle gelmiş, böyle gider" süreci sizi de bıktırmadı mı?   / 21-01-2004
 Koç Holding mutlu, ama galiba endişeli de...   / 20-01-2004
 Hem sol parti, hem de statükocu parti olmak!   / 19-01-2004
 Bizi Avrupa Birliği'ne alırlar mı, almazlar mı?   / 18-01-2004
ERDAL ŞAFAK
Yeşil Hat kurbanları
Kıbrıs sorununun taraf ülkelerde...
MANSUR FORUTAN
Kızıl Pazar
Kızıl Pazar'la ilgili yorumları, isyanları,...
HINCAL ULUÇ
Şenol Demiröz'ün işi çok zor!..
TRT'nin yeni ve...
EMRE AKÖZ
Yurtdışına okumaya giden gençler geri dönecek...
MEHMET BARLAS
Futbol kulüpleri için yazı yazmak ne zormuş!
Tövbe...
Artık Yıkılmayız
Artık Yıkılmayız
Birbiriyle konuşmayan kalmadı. Kimse kimsenin aleyhinde demeç...
Kulübedeki Trilyonlar
Kulübedeki Trilyonlar
İsmail: Buraya gelince büyük bir talihsizlik yaşadım. Bu camiaya...
Erdoğan'a 'Kıbrıs' desteği
Erdoğan'a 'Kıbrıs' desteği
Deniz Baykal, 'Kıbrıs sorununda hükümetin yeni bir çaba içinde...
Celal Doğan CHP'de
Celal Doğan CHP'de
CHP genel merkez yönetimi ile iki yıl önce anlaşmazlığa düşüp...
Ömürlerinin sonbaharında Pınar'la hayat buldular
Ömürlerinin sonbaharında Pınar'la hayat buldular
Kenan-Şaziye Emir çifti, 17 Ağustos depremini Gölcük'te yaşadı.
Gece nöbeti profesörlere kaldı
Gece nöbeti profesörlere kaldı
İSTANBUL Üniversitesi'ne bağlı Kardiyoloji Enstitüsü'nü Cerrahpaşa...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.