Türk hakemleri hakkında yıllardır yeri geldikçe vurguladığım çok önemli bir konu var. Bilhassa medya baskısıyla alışkanlık haline gelen büyük takımları kollayan yönetimler, ligde adaleti ortadan kaldırıyor. Uluslararası alanda futbolumuza zarar veriyor. Ayrıca stat anarşisini körüklüyor. Çünkü eyyamcılığa alışan seyirci objektif bir yönetimle karşılaşıp işler kötüleşince ortalığı yangın yerine çeviriyor. Çok az sayıdaki cesur hakem de haketmediği ağır eleştiriler alıp 'istenmeyen adam' ilan ediliyor. Kaostan tek çıkış yolu eyyamcıları temizlemektir. Ama bu başını ağrıtmak istemeyen MHK'nin işine gelmiyor. Yukardaki genel yorumum pazar gecesi gündeme geldi. Kişilikli cesur bir Cem Papila sahneye çıktı. Büyük baskılara, yüksek gerilime rağmen en ufak bir eyyam yapmadan direnip kuralları uyguladı. Ve sonunda futbol sahalarında ender görünen bir tablo ortaya çıktı. Aslında bu maç MHK'nin yeni bir sayfa açması için bulunmaz bir fırsat. Herkesin çok iyi tanıdığı eyyamcıları devredışı bırakacaksın, genç yetenekler de doğru yolu bulacak. Ama MHK'nin bunu değerlendirmesi imkansız. Çünkü mavi boncuk dağıtmaya alışmışlar. Bu arada Cüneyt Çakır'ı da unutmayalım. İstanbul-F.Bahçe maçını mükemmel yönetti. Tam objektifti. Son saniyelerde ceza alanı içinde F.Bahçe aleyhine çaldığı endirekt vuruş cesaret örneğiydi. Bir çok hakem kendisini zora sokmasın diye Ümit'in yaptığı pozisyonu rahatlıkla es geçer ardından maçı bitirirdi.