| |
|
|
Basın özgürlüğü, her zaman herkese lazımdır!
Demek ki "Basın Özgürlüğü" herkese lazımmış... Demek ki, siyasal nedenlerle basın emekçilerinin ekmekleri kesilince bu, ülkedeki "Özgürlük Ortamı"nı zedelermiş. Gelişmemiş toplumlar, evrensel gerçekleri topyekun anlayamaz. Ancak bireysel deneyler yaşandıkça, bu gerçekler anlaşılır.
Bazen de, yanlış anlaşılır. Bir medya grubunun sermayesinin de, yönetiminin de, demokrasinin ve hukukun üstünlüğünün değerini anlamaları için, ille de kendi başlarına bir iş gelmesi gerekir gelişmemiş ülkelerde.
O döneme kadar militarizmi körüklemek, şovenizmin çeşitlemelerini yapmak ve başlarına iş gelen diğer medyalara "Oh, canıma değsin" demek, gelişmemiş ülkelerde alışılmış davranışlardır. Ben bu gerçeği "12 Eylül 1980" ve 28 Şubat 1997" askeri müdahaleleri ertesinde, çok açık biçimde gördüm.
12 Eylül'de gazeteler, sıkıyönetim komutanlarının emirleri ile durmadan kapatılıyordu. Gazete yöneticileri ile konuştum. - Bir gazete kapatılınca, hepimiz hiç olmazsa birinci sayfada birkaç sütunu boş bırakalım. Hepimizi birden kapatamazlar ki, dedim. Ama çeşitli görüşmeler sonunda anladım ki, kapatılmayan gazeteler, kapatılanın tirajını paylaşmayı düşünüyor.
28 Şubat post-modern müdahale döneminde, bu satırların yazarının da aralarında bulunduğu pek çok gazeteci susturuldu, andıçlandı. Ama pek kimseden tepki gelmedi. Daha da kötüsü, susturulanlar için "iyi ki susturuldular" diye yazılar yazıldı, yayınlar yapıldı. Bugün çalışanlarının feryat ettiği, Türkiye'nin ilk özel televizyonu Star'ın başına, daha önce de işler geldi. İlk dönemde Ahmet Özal-Cem Uzan ortaklığı bozulunca, bir cuma gecesi Star'ın kapısına kamyonlar ve icra memurları dayanmıştı.
O gece Cem Uzan'a en büyük destek benden geldi. Kameraların, reji odalarının sökülmemesi için sabahlara kadar tüm tanıdıklardan para topladığımı hatırlarım. Sonra 1991'de, Demirel Başbakan olunca, bir günde yorumlarım kesildi. 1990'ların ortalarında yine Star'ın ekranı karartılmak istendi Ankara tarafından. O dönemde atv'deydim.
İşimi gücümü bırakıp, Star'a koştum ve direnişe katıldım. Sonuçta, 28 Şubat döneminde, Star medyası, susturulan gazetecileri değil, konuşturulanları destekledi. Keşke mümkün olsa ve Star televizyonu da, gazetesi de, "İmar Bankası"ndan ve Uzanlar'ın serüvenlerinden soyutlanabilse. Ama "Mülkiyet Hakkı" da, özgürlükler gibi bir temel değerdir. "Basın Özgürlüğü" ve "Basının Bağımsızlığı", hiç olmazsa bu olaydan sonra daha soğukkanlı ele alınabilse.
|