|
|
Kartal niye stresli?
Beşiktaş'ın Samsun karşısında 5 futbolcusunun kırmızı kart görmesi kolay kolay inanılacak, mantıkla bağdaşan bir olay değildi.
Beşiktaş, futbolcuları özgüvenlerini kazanmış, sistemini oturtmuş, birbirlerinin özelliklerini tamamlayan oyunculardan kurulu, alternatifli kadrosuyla ligin tartışmasız en güçlü ve istikrarlı takımı. Ligin ilk yarısını en yakın rakibinin 8 puan önünde kapatmış.
Bu puan farkının yanında rakipleri de gideremedikleri saha içi arızalarıyla ilerisi için olumlu sinyaller vermiyorlar. Pazar gündüz maçlarında da göründü. Trabzon evinde 3 golle 3 puan verdi. En yakın takipçi F.Bahçe'nin de kazanmasına rağmen İstanbulspor karşısındaki hali perişandı.
Böyle bir ortamda Beşiktaş kendi evinde Samsunspor'la karşılaşıyor. Zihinsel açıdan bundan rahat bir tablo olmaz. Ama nedendir bilinmez ilk dakikalardan itibaren inanılmaz bir stres içindeler. Hakemin her kararına tepki gösteriyorlar. Yedikleri nizami gole itiraz ediyorlar. İyice geriliyorlar. Buna rağmen kısa sürede beraberlik golü geliyor. Ve genel saha içi görüntüsü, maçı rahat kazanacakları yönünde. Bundan sonra Zago ve İbrahim'in profesyonellikle bağdaşmayan sorumsuzlukları gündeme geliyor ve ok yaydan fırlıyor.
Otorite boşluğu Aslında Beşiktaş'ın oyuncuları ve teknik heyeti, yapıları itibariyle her an fire verecek durumdalar. Başta İlhan Mansız olmak üzere tehlikeli oyuncu tipleri var. Kaptan Tayfur savaşan, yüreğini sahaya koyan, istikrarlı çok takdir ettiğim bir isim ama kaptanlığı yetersiz. Çünkü kendisine hakim olamıyor. İyi oynamasına, güçlü olmasına rağmen kolay giden maçlarda bile hakemlerle sürekli sinir harbi yapıyor. Arkadaşlarına nasıl hakim olacak? Teknik heyette de otorite zaafı var. Bu zaaf genelde açıkça sık sık gündeme geliyor. Son maçtan bir örnek verelim. Otoriter bir teknik direktör devre arasında soyunma odasına girer sert bir şekilde futbolcularını, "Siz ne yapıyorsunuz. Kendinizi Beşiktaş'ın üstünde mi görüyorsunuz?" diye bir haşlar ardından da, "Olan olmuş, muhtemelen bu maç kaybedilecek, seyirci çok gergin daha fazla hasar görmeyelim, yüksek gerilimi düşürün eğer gerilimi arttıran ve de gereksiz yere kart gören olursa affetmem" der. Ama bu uyarılar yapılmamış ki ikinci yarıda değişen bir şey olmadı.
Yönetimin görevi Yönetim kuruluna büyük iş düşüyor. İyi analiz yapıp ciddi kararlar almaları gerekir. Pazar gecesinin sorumlusu futbolculara mutlaka ceza verilmelidir. Nouma olayında ve Beşiktaş- G.Saray derbisi sonrası yaptığı açıklamalarla bütün kamuoyundan tam not alan Serdar Bilgili'ye bir kere daha iş düşüyor.
Gelelim Lucescu'ya. Teknik direktörlük icraatlarında kendisine inanan, en çok takdir eden sürekli destek veren yazarların başında geliyorum. Rumen hocayı bugüne kadar genelde puan kayıplarından sonra başta hakemler olmak üzere sığındığı bahanelerden dolayı eleştirdim. Beşiktaş-Samsun maçından sonraki beyanatları çok üzücüydü. Ayrıca telefonla katıldığı televizyon programında düştüğü durum ise kendisi için talihsizlikti.
|