| |
Halka hizmet olayı nasıl "iyi" yazılır?
Gazete köşelerinde sürdürülen "yazarlık- gazetecilik" muhabbetleri ilgiyle okunuyor, kabul ediyorum. Zaten kabul etmesem ne olacak, susacak mı meslektaşlar... Bizimkiler, ellerini bağlasan, başka tarafıyla yazarlar. Hıncal Uluç yerden göğe haklı mesela, "ne yazdığın değil, nasıl yazdığın önemli" derken... Muhabbet sanatında usta olacaksın ki, köşen civcivli olsun. Bütün köşeleri her gün okuyorum ve çok eğleniyorum. Devamlı "lunapark"ta yaşamak gibi bir şey bu... Gerçi "kötü" yazanları okumak mecburiyetinden, fenalık geçirmiyor da değiliz zaman zaman ama olacak o kadar... Adam oturmuş ciddi ciddi, "İstanbul Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna, hem CHP'nin hem de AKP'nin adayı olsun!" diye yazıyor. Gel de eğlenme! Mümkanatını görse, "İki partinin anlaşamaması halinde, Gürtuna'yı ortadan ikiye ayırabiliriz. Bir partiden yarısı, diğer partiden öbür yarısı seçilir, olur biter" diyecek... Bence Hıncal Uluç'un en sağlam kanıtı, Cem Yılmaz örneği... Ne söylediği kimsenin umrunda değil ama öyle söylüyor ki, kırıp geçiriyor milleti... Biz gazeteciler için en tehlikeli rivayet, "kamu hizmeti yaptığımız" şişinmesidir. Yuvarladığın pahalı şarabı anlatmak da hizmettir, bir emekli ailesinin aldığı üç kuruşla enflasyonun karşısında nasıl duracağını çözmeye çalışmak da hizmettir. Önemli olan bunları nasıl söylediğin!.. Ona buna giydirip gündemde kalmak, "ilgi odağı" yaratmak da bir başka teknik... "Ulan bu herif de hayatı boyunca hep kötü yazdı" diye hangi gazeteciyi mezarından çıkardılar da otopsi yaptılar? Palavraya girmesin amacıyla, şimdi izninizle, bir "kötü" bir de "iyi" yazım örneği vermeye çalışayım: Konu: Enflasyon oranlarının hesaplanması. İşte "kötü" yazım örneği: Enflasyon oranlarının hesaplanmasında baz alınan maddelerinin, milyonlarca insanın pratik yaşamında fazla bir ağırlığı yoktur. Pinpon topu, atari, lego, soğuk mezeler, birinci, bafra ve bitlis sigaraları, cam taktırma fiyatı, resim çektirme fiyatları, hurç, ahtapot, karides ve mürekkep balığı fiyatlarındaki artışın hız kesmiş olması, gerçek düşüşe işaret etmez. Bu gibi maddelerin, halk tarafından daha sıklıkla kullanılan maddelerle değiştirilmesi gerekmektedir. Şimdi de "iyi" yazım örneği: Enflasyon oranı yüzde 18'e düştüğü halde halkın çarşı pazardaki pahalılıktan yakınmaya devam etmesi, bu halkın alış veriş etmeyi bilmemesinden kaynaklanıyor. Sen her defasında çarşıya çıkıp, fiyatları düşmeyen şeyleri alırsan, tabii ki enflasyondaki düşüşü hissetmezsin. Öyleyse, et, kıyma, peynir, zeytin, yağ, süt, yumurta, sebze ve meyve almayacak, kira ödemeyecek, otobüse binmeyeceksin. Bunun yerine, cepteki parayı, pinpon topuna, karides, ahtapot ve mürekkep balığına, üreye, isportaya, dikenli tel ile böcek ilacına yatırıp, enflasyondaki düşüşün tadına varacaksın. Kira da ödemeyecek, işe yürüyerek gideceksin. Gör bakalım o zaman düşmüş mü, düşmemiş mi? Hangi "yazım tekniği"daha iyi oldu, ikincisi değil mi? Üstelik, böyle bir üslupta, vatandaş gaza gelip bütün parasını dikenli tele yatırırsa, hukuki sorumluluğu da yok.. Azmettirici olmuyorsun.. Hatta, enflasyon oranının düştüğünü hissettiği için sana duacı da oluyor. Yazma sanatı, işte budur!
|