Bir yol haritası olarak Türkiye
Türkiye'nin komşularıyla ilişkisi, sadece Türkiye'nin ilişkisi olmanın çok ötesinde bir anlama sahiptir. Türkiye dünyanın pek çok ülkesine göre komşularıyla yaptığı ticaret bakımından yeterli potansiyele kavuşamamıştır. Dünyada pek çok ülke, özellikle de gelişmiş demokrasiler, komşularıyla ilişkilerinde büyük bir ticari potansiyele sahiptirler. Ticaret, "siyasetin ve stratejinin geometrisi"ne de köklü etkiler yapmıştır, yapmaktadır.
*** Stratejik ilişkilerin lojistiği ticaret üzerinden daha kolay kurulmaktadır. Bir bakıma ticari ilişkilerin çok güçlü olması, ilişkilerdeki sertlikleri önleyen, muhtemel krizleri ortaya çıkmadan çözüm düzleminde konumlandıran bir stratejik işlev üretmektedir. Ticaret; siyasi ve askeri gücü destekleyen en önemli unsur olarak stratejik bir kavramdır artık... Türkiye'nin komşularıyla olan ticareti, bu bakımlardan sadece ekonomik bir faaliyet değil, stratejik bir gerekliliktir de. Öte yandan demokrasi ve şeffaf yönetim tartışmalarının dünyayı en çok etkilediği bir zaman tünelinde, Türkiye'nin demokratik ve laik düzeninin, çevresindeki ülkeler için bir model ve "yol haritası" olma gibi bir işlevi vardır.
*** Laikliğin olmadığı ülkelerin iç kutuplaşmalardan ve antidemokratik uygulamalardan kurtulamadığı, en çok çevremizdeki ülkelerde görülmektedir. Laikliğin bir "toplumsal barış ve bir arada yaşama yöntemi" olduğu kadar, bir "stratejik kuvvet" olduğu böylece açığa çıkmaktadır... Türkiye'nin komşularıyla ticaret temelinde gerçekleştireceği daha yoğun "sıcak temas", demokratikleşme ve çağdaş siyasi modele kavuşma konusunda bu ülkelerin "iç dinamikleriyle" ve "doğal" biçimde ilerlemelerini sağlayacaktır. Uluslararası düzenin antidemokratik yönetimlerden kaynaklanan krizleri çözme konusundaki "modelsizliği" Irak konusunda son derece belirgin biçimde görüldü.
*** Bir yandan demokrasi diyen AB'nin anti-demokratik düzenler karşısında "seyirci" olmayı aşamaması, öte yandan ABD'nin demokrasiyi getirmek için şiddete başvurması, bölge halkları ile demokrasi arasında psikolojik ve siyasi mesafelerin doğmasına ve çağdaş devlet düzeniyle fay kırıklarının derinleşmesine yol açma gibi büyük bir riski hala beslemektedir. Bu noktada demokrasi ve çağdaş devlet düzeni lehine bir hareketlilik gerçekleştirmek için, bölge ülkelerinin iç dinamiklerinin doğal bir şekilde işlemesine dönük yaklaşımlar üretmek gerekir. Türkiye'nin başından beri, bir kanadı bu sorunlu coğrafyaya ait bir ülke olarak geliştirdiği siyasi modeli, bölgede yaşanan acı tecrübelerden sonra daha iyi kavranacaktır, kavranmaktadır. Demokrasi ve laiklik gibi modelinin temel dinamikleri yoluyla, bölge ülkelerinin içine düştüğü kısır tartışmaların dışında duran ve petrolü olmamasına rağmen "zenginlik" üreten Türkiye, tam da bu zorlu zaman tünelinde, bölge ülkeleri için bir "yol haritası" haline gelmiştir.
*** Türkiye'nin AB'yle ilişkilerinin, bölge için "nefes borusu" işlevi göreceği de bu noktada çok açık görülmekte ve ifade edilmektedir. Türkiye'nin kendi "yol haritası"nın net bir siyasi modele ve çağdaş siyasi değerleri uygulama yönünde bir yörüngeye oturması, bizzat Türkiye'yi bölge ülkeleri için bir "yol haritası" haline getirmiştir. Türkiye'nin komşularıyla ticaret temelinde diyaloga açık olması, son zamanlarda sorunlu komşularının bunu kavrayan mesajlar vermeleri, Türkiye'nin ve bölgenin yararına olduğundan çok daha fazla, "dünya düzeninin demokratikleşme ve şeffaflık talebinin lehine" bir gelişmedir.
|