| |
|
|
Futbolda şiddet yasası..
Köksal Toptan yerden göğe kadar haklı.. Şikayet etmeye gelince mangalda kül bırakmıyoruz.. "Buyur elini taşın altına sok" deyince, herkes Akşehir halkı.. Hoca filler için Timur'a tek başına gidiyor. Futbol teröründen şikayet etmeyen aklı başında insan var mı?.. Hükümet konuyu ciddiye aldı. Dünya futbolunda terörle mücadele yöntemleri incelenip bir tasarı hazırlandı. Tasarı şimdi komisyonda.. Komisyonun başkanı da Köksal Toptan.. İlgili her kurum ve kişiye yolluyor ki, "Fikrinizi söyleyin. Yasa çıktıktan sonra 'Şu olsa, bu olmasa' demeyin!.." Geçen gün okudum. Topu topu iki yazar yanıt vermiş. Zeki Çol ve Öcal Uluç.. Yanıt vermeyenlerden biri de benim.. Yazdıklarım özür değil.. Taslak bana Toptan'ın telefonundan 20 gün sonra ulaştı. Bu arada ağabeyime gitmişti. İncelemiş yanıtlarını vermiş. Taslağı okudum. Öcal Uluç'un eleştirilerine ekleyecek pek bir şey bulamadım. Bu yüzden yanıt vermedim. Oysa dedim ya.. Bunlar özür mözür değil.. Vermem gerekirdi. Şimdi burada veriyorum. Altını çizmek istediğim bir tek konu var.. Terör ve kulüp ilişkileri.. Tasarı bu konuda hafif.. Futbol terörünü çeteler yaratıyor. Bu çetelerin işi taraftarlık değil. Hatta birbirleri ile ortak çalışıyorlar. İş bunların geçim kaynağı olmuş. Parayı veren de resmen olmasa da kulüp yönetimleri.. Yani kulüpler Dr. Frankenştayn aslında. Hem canavarı yaratıyor, besliyorlar, hem de şikayet ediyorlar.. Kulüplerle çeteler arasındaki organik finans bağı kesilmedikçe bu iş hangi önlemi alırsanız alın düzelmez. Yönetimler çeteler önünde eğiliyorlar. Onları karaborsa satacakları biletlere boğuyorlar. Sezon başında dolar bazında peşin para ile yer satın almış taraftarın yerini gasp etmesine göz yumuyorlar. Yetmiyor.. Bir de bir iki yönetici aracılığı ile çok büyük paralar dağıtıyorlar. Mali polis, amigo denen tiplerin yaşam düzeylerini araştırsın. Lüks evlerine, en lüks arabalarına baksın ve merak edip sorsun,"Değirmenin suyu nerden?.." Bu su kesilmedikçe bu değirmen döner. Yasa, çetelere finans sağlayan yönetimlere ve yöneticilere ağır cezalar getirmeli. Bunlar ömür boyu kulüplerde görev almaktan men edilmeli. Ayrıca, çete suçu işledikleri için DGM'ye sevk edilmeliler. O zaman kulüplerin suç teşvikçisi ve besleyicisi olmaları önlenebilir.. Bu da futbol terörü ile en etkili mücadele yöntemi olur. Yasaya bir ikinci ekleme önerim var. Taraftar suçlarında ceza kulübe veriliyor. Oysa kulüplerin taraftarla ilişkileri konusunda bir düzenleme yok. Kulüp yönetimleri, seçildikleri zaman iş bölümü yaparlar. Bu işlerin arasına bir de "Taraftar İlişkileri Sorumlusu" eklenmeli. Nasıl gazetelerin yazılarından Yazı İşleri Müdürü Sorumludur. Kulüpler de, taraftar eylemlerine karşı bir yasal sorumluluk taşımalı. Bu sağlanırsa, kulüpler bizzat mücadelenin içinde yer almak zorunda kalırlar.. "Bir avuç insanın yaptıkları, Çatladı Kapı'ya mal edilemez" herzesi de duyulmaz olur. Böyle bir sorumlu atanması sağlanır ve taraftar sorumluluğu ihdas edilirse, her olayda bu "Sorumlu" sorgulanırsa, kulüpler tribün liderleri ile yakın işbirliği yapmak ve onları olumlu eylemlere yöneltmek zorunda kalırlar. Bunun ötesinde eksikler yok mu?.. Olacaktır. Bu, türünde ilk yasa olduğu için uygulamada pek çok eksik ve fazlalık taşıdığı görülecektir. Doğaldır. Bunlar zaman içinde düzelir. Şimdi öncelik, yasanın bir an önce kabul edilip yayınlanmasındadır.
|