|
|
|
|
|
Beni Habip Diye Çağırırlar
|
|
Cezaevinde iki yıl kaldım. Yaşadığım birçok şeyden sonra bambaşka bir ortam orası. Gerçekten suçsuz yargılananlar olduğunu öğrendim. Ben de değişmiştim aslında. Örneğin o zaman bıyıklarım vardı. Ama imaj diye değil, sakal bırakmaya izin vermiyorlardı. Cezaevinde ortam ne olursa olsun, ortama ayak uydurmamız gerekiyordu. Oradayken kafamızda yemek yapmaktan başka düşünce olmazdı. Kime dışarıdan iyi malzeme gelirse o yemek yapardı. Ben en güzel patlıcan kızartma yapardım çünkü bana pek malzeme gelmezdi, beni ziyaret eden tek kişi babaannemdi. Cezaevinde öyle anlar oldu ki günlerce yemek yemek aklıma gelmedi. Çok büyük psikolojik sorunlar yaşadım orada. Çok büyük vicdan azabı duydum. Hayatımda aklımın ucundan geçiremeyeceğim bir şeyi yapmıştım. Bazen uzun uzun dalardım, arkadaşlarım uyarırdı. Sürekli ben bunu nasıl yaptım, ben ne yaptım diye düşünürdüm. Tabii bu psikoloji aslında oradaki her mahkvar. Herkes birbirinin sinirli olup olmadığına bakar ve ayağını öyle denk alırdı. Cezaevinde beni ikinci ismimle, "Habip" diye çağırırlardı. Habip sevgili demektir.
|
|
|
|
|
|
|
|
|