|
|
 |
 |
 |
 |
|
Benden birkaç tane kopyalasalar iyi olacak!
Sinan Çetin şu sıralar Okul filmiyle gündemde. Yapımcı olarak imza attığı bu filmde genç yönetmenlere destek veriyor; kapısı başkalarına da açık. Öte yandan reklam filmi çekmekten yarım kalan Romantik ve Banka filmlerini bitiremiyor. "Vakit bulamıyorum. Koyunlara yaptıkları gibi benden de birkaç tane yapsınlar! Belki o zaman" diyor.
* "Sinemadan para kazanmayan eşektir" diye bir laf etmiştiniz bir zamanlar. Sizin için durum nedir?
O lafın doğrusu şudur; sinemadan para kazanmamak eşekliktir.
* Bunun Türk sinemasında karşılığı var mı?
Türk sinema yapımcıları önce Arabesk'le büyük çıkış yakaladılar. O yıllarda Türk filmleri bir şiir kitabı kadar veya bir roman kadar az seyirciye gidiyordu. 'Sinema ölüyor' diye de devamlı devlete dilekçeler yollanıyordu. Ben Berlin in Berlin'i yapıp, Türk sinema tarihinin yeni kapısını açtığıma inanıyorum. Çünkü 10 bin, 20 bin kişilik sinema seyircisini 335 bine çıkardım ve iyi film yapıldığı zaman sinema seyircisinin sinema kapılarını aşındıracağını gösterdim. Ben, 'devlete gidip el açacağımıza iyi film yapıp seyirciye gidelim' demiştim ve sinemadan para kazanamamanın eşeklik olduğunu söylemiştim. Özellikle de böyle ağır bir laf kullanmıştım ki, devletin kapısında zaman harcayacağımıza, filmlerin iyi olmasına zamanımızı harcayalım. Sonuna kadar arkasında durduğum bir laftır ve ömrümün sonuna kadar böyle düşüneceğim.
* İyi iş yapan filmlerin yönetmenleri bile "Çok para harcadım, ancak masraflarımı karşıladım. Kâr etmedim" diyor...
Sinemadan para kazanamıyorsanız ikinci bir film yapamazsınız. Devletin yapabileceği en iyi şey sinemadan gelir vergisini kaldırmak, rüsmu kaldırmak, KDV'yi düşürmek olabilir. O zaman sinemadan doğru dürüst kâr edilebilir. Sinemadan gelen para tekrar sinemaya döneceği için, devletin sinemaya herhangi bir katkıda bulunmasına gerek kalmaz. Sinemacılar zaten sinema seyircisinden parayı almış olur, devlet de vergiyi kesmezse, sinema sanayi çok büyük bir atak yapmış olur.
NE KAZANDIYSAM SİNEMADAN
* 'Ben sinemadan para kazandım' diyebiliyor musunuz?
Ben bir memur çocuğuyum. Ne kazandıysam sinemadan kazandım.
* Çok fazla sayıda reklam filmi de çektiniz. Ve reklam dünyasından kazandığınız parayı sinemaya aktardığınızı söylediniz hep. Reklam filmi sinemadan daha mı çok para kazandırıyor?
Tabii. Ama aslında ikisi de sinema. Ben sinemacılık yeteneğimi kullanarak reklam filmi çekiyorum. Başka yönetmenler de reklam filmleri çekerek para kazanabilir; neden devlete gidiyorlar ki?
* Sinema daha mı önemli?
Reklam filmi yaparken de mutluluk duyuyorum. Yani reklam filmini sinemanın karşısına koymuyorum.
*Neredeyse her reklam filminin arkasında sizin parmağınız var. Size olan talebin nedeni ne?
Yaptığım her işe kalbimi koyuyorum, hepsi bu. Bana gelen insanlar biliyorlar ki, bu adam bir işi yapmayı kabul ediyorsa, bu işi bütün samimiyetiyle yapacak ve o iş asla kötü olmayacak. Benim bütün kişisel onurum, yaşama nedenim, kendime duyduğum saygı, kendi işime verdiğim önemden kaynaklanıyor. İşlerini iyi yapmayan adamlar; benim için, insanlığın en korkunç düşmanlarıdır.
* Reklam filmi yönetmenliğinde mi kendinizi daha başarılı buluyorsunuz, sinema yönetmenliğinde mi?
Reklam filmi yönetmenliğini daha çok seviyorum. Kısa çünkü; daha çabuk bitiyor.
* İki filminiz vardı; Romantik ve Banka. Onlar bir türlü gösterime girmedi ya da bitmedi. Akıbetlerini merak ediyorum.
Şu anda çekimleri yapılıyor, bitince vizyona girecek. Onlar çok güzel filmler olduğu için ben onlara zaman veriyorum. Hepsi o.
* Ne kadar sürecek çekimleri?
Bir filmin ne kadar zamanda çekildiğinden daha ziyade ne kadar güzel olup olmadığı önemli. Film vizyona girdiği zaman göreceğiz, beklediğimize değmiş mi değmemiş mi.
TÜRK FİLMLERİ ÇOK İZLENİYOR
* Yani çok güzel filmler oldukları için mi bitmiyor, yoksa aksaklıklar mı var?
Hiçbir aksaklık yok. Sadece reklam filmi yapmaktan vakit bulamıyorum. Koyundan birkaç tane yapıyorlar ya, benden de birkaç tane yapsalar iyi olur.
* Son dönemlerde Türk sinemasında büyük bir hareketlilik var. Siz bu dönemi nasıl buluyorsunuz, Türk sineması makus talihini yeniyor diyebilir miyiz?
Türk sineması makus talihini bundan 10 sene önce Berlin in Berlin'le yendi zaten. Türk sinemasının makus bir talihi yok zaten. İki tür insan var; ağlayanlar ve yapanlar. Biz ağlayanlardan değiliz. Sinema hiçbir zaman Türkiye'de ağlayanlarla yükselmedi. Ne Yılmaz Güney ağlayan sinemacıydı, ne Atıf Yılmaz...
* Ağlayanlar biraz da eleştirmenler mi?
Evet biraz da onlardır. Biz ağlayanlardan değiliz; çalışıyoruz, film yapıyoruz.
* Türk filmlerinin izleyici bulmadığı hep konuşulur ya... Bunun çözümü sanatsal filmler yapmak mıdır, seyirciyi salona getirecek ticari filmler yapılması mıdır?
Bir kere seyirci içinde sanat olmayan hiçbir şeye gitmez. Sinema tüketicisinin aptal olduğunu varsayıyoruz; aptallar ticari filmlere gider, akıllılar sanat filmine... Bu bir yalan. Türk filmleri izlenmiyor diye bir şey yok, bu da korkunç bir yalan. O Şimdi Asker filmi, Matrix Reloaded'tan daha çok çalışıyor. Arada kötü olup da iyi iş yapmış filmler vardır ama istisnalar kaideyi bozmaz. Türk sinemasının Asmalı Konak'la canlandığını kim söylüyor ki? 'Canlanma Asmalı Konak'la devam etti' denilebilir belki. Berlin in Berlin'le başlayan; Amerikalı, sonra Eşkıya, sonra İstanbul Kanatlarımın Altında, sonra Kahpe Bizans, Vizontele, Propaganda, Komiser Şekspir'le devam eden bir süreç... Bu hereketlilik 10 yıldır var.
***
Sinan Çetin Türk sinemasının ele avuca sığmayanı, sıra dışı adamı olarak bilinir. Bunda kurulu düzeni eleştirmesi, bürokrasi taşlamaları (bakınız Propaganda, Komser Şekspir) kadar, tarzının da payı var. Bence öyle yani! Sorduğunuz her üç sorudan birine 'ona cevap vermem' diye tutturunca başka türlü düşünemiyorsunuz... En azından ilk soruda olmaz ki! Özgür Kızlı Hazır Kart, Bonus Ailesi, Cola Turka gibi en başarılı reklamlara imza atmış, sinema izleyicisini 'Türk filmi izlemek için' sinemaya sokmayı başarmış 'parlak bir beyin' olarak yine de biraz temkinli yaklaşılan, uzak durulan biri. Yani her şeye rağmen 'kitlelerin adamı' değil. Çünkü iddialıdır, 'benim filmim iyi filmdir arkadaş' diye meydan okur, takdir edilme beklentisi sıfırın altındadır, radikal söylemleri vardır. Meşhur "Sinemadan para kazanmayan yönetmen eşektir" lafı bizzat kendisine aittir. Fakat onu seven de sevmeyen de birkaç konuda hemfikirdir: Sinan Çetin Türk sinemasının en üretken yönetmenlerinden biridir. Reklam ve sinema dünyasındaki en popüler işlere imza atmıştır. Gişede başarı gösterebilen Türkiye'deki az sayıdaki isimden biridir. Onunla konuşmak için yeterli değil mi? Hele şu sıralar Okul filmiyle gündemdeyken...
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
