Muhafazakârlık ve demokratlık
Dünyanın bugün geldiği noktada, siyasal akımlar arasındaki "geçişlilik" doruk noktasına ulaşmıştır. Gerçi sanıldığının aksine, siyasal akımlar hiçbir zaman mutlak sınırlar içinde var olmamıştır. Her düşünce akımı en azından pratikte bir başka akımın sahası içinde de yer tutmuştur. Fakat şimdiki zamanlarda akımlar arasındaki geçişliliğin doruk noktasında olduğunu söylemek mümkündür. Hatta denilebilir ki, kendini bir başka siyasal düşüncenin dolayımından geçirmeden var olabilen herhangi bir akımdan söz edebilmek mümkün değildir.
*** Tüm bunlar "muhafazakârlık" için fazlasıyla geçerlidir. Muhafazakâr düşüncenin Fransız Devrimi'ne "tepki" olarak doğduğu söylense de, bu, çok doğru değildir. Muhafazakârlık çok daha eskilere götürülebilir. Fakat Fransız Devrimi muhafazakârlığın "billurlaşması" için dönüm noktası olmuştur. Muhafazakârlık konusunda yapılan temel yanlış, belli bir siyasal bağlam içinde düşünmeden, muhafazakârlığın statükoculukla ya da bunun tam tersiyle özdeşleştirilmesidir. Bu, indirgemeci bir yaklaşımdır. Konuşulanın Amerika'daki "neo-con"lar mı olduğu, yoksa "liberal muhafazakâr" gelenek mi olduğu konusunda sabit bir yer tutmadan, muhafazakârlık bağlamında "statükoculuk" ya da "değişimcilik" tartışması yapmak verimli değildir. Neo-con'ların referans verdiği muhafazakârlıkla, liberal muhafazakârların tutumları arasında açık bir zıtlık ve çatışma vardır. Bu bakımdan "muhafazakâr demokratlık" kavramı, muhafazakâr düşünce geleneği içinden üretilmiş siyasi yaklaşımların, "siyasi liberalizm"le çatışmayan, hatta siyasal alanda liberal değerlerin yerleşikleşmesini öngören/ destekleyen bir işlev doğurmasını anlatmak bakımından önemlidir.
*** Türk siyasal hayatı içinde hem muhafazakârların, hem de muhafazakâr olmayanların, "muhafazakârlık" la "statükoculuk"u özdeş tutmaları tarzındaki yanılgı çok yaygındır. "Muhafazakâr demokratlık" böyle yaygın ve derin bir yanılgının hakim olduğu bir siyasal ortamda, muhafazakâr düşünce geleneği içinden "siyasal değişimi" desteklemenin siyasal çerçevesini oluşturmaktadır. Değerlerin, tarzların, kurumların estetik sürekliliğine sahip çıkan bir kültürel ve sosyal tutum ile "değişim" arasında bağlantı kuran ve kendini bu zeminin şemsiyesi yapan bir kavrayıştır, "muhafazakâr demokrat" lık... Toplumsal değerlerin estetik sürekliliğini "siyasi statükoculuk" içinde sıkıştırmak ya da "siyasi değişim" namına kültürel sürekliliği zedelemek, kaçınılması gereken bir ikilemdir. "Muhafazakâr demokratlık", bu ikilemin dışında, toplumun derinliği ile değişimi organik biçimde buluşturan bir siyasal tutumdur.
|