ANKARA'DA hava buz gibiydi. Esenboğa Havaalanı kar altındaydı. ATA uçağı ile Batman'a uçarken aşağılara baktık. Anadolu'nun üzerine "beyaz bir yorgan" örtülmüştü. Bir saat on dakika sonra Batman'daydık. Yağmur çiseliyordu. Hemen helikoptere geçtik. Yarım saat sonra Siirt'teydik. Yol boyunca yine "aşağılara" baktık. Altımızda petrol kuyuları... Beşiri... Kesikköprü... Kurtalan... Çimento fabrikası... Koyun sürüleri... Özetle güzel bir Güneydoğu manzarası vardı. Siirt'e geldiğimizde ise yağmur yağıyordu.
***
ATA uçağında Başbakan Erdoğan'la "değişik konuları" konuştuk. Örneğin... - Sayın Başbakan... Müsteşarınızla ilgili tartışmalar sürüyor... Ne düşünüyorsunuz? Radikal bir uygulamaya girişir misiniz? - İnandığım bir insan hakkında birileri bir şeyler söylüyor diye, onların isteklerini yerine getirmeyi asla düşünmem.
***
- Sayın Başbakan, yani müsteşarınız koltuğunu koruyacak... - Müsteşarım hakkında fikir yürütenlerin hiçbiri onu benim kadar tanımaz... Yaklaşım tarzları çirkin... Bilim adamı olarak, medyaya açık bir yerde konuşmuş... O konuşma ne zaman ortaya çıkarılıyor? Aradan 9 yıl geçtikten sonra... Başbakanlık Müsteşarı olduktan sonra... Kamu Yönetim Reformu üzerinde çalışırken... Bütün kamuoyunun bu ayrıntıya dikkat etmesini isterim.
***
Uzun lafın kısası... Başbakan "müsteşarına kefil." İşte Tayyip beyin sözleri: - Müsteşarım dürüsttür, üretkendir... Ona inanıyorum, ona güveniyorum... Onunla çalışmaya devam edeceğim... Türkiye bir hukuk devleti... Yanımda çalışan arkadaşlarımın hukukunu kimseye çiğnetmem.
***
Yanıtımızı aldık. Tayyip beye "başka bir soru" soracaktık. Ama Başbakan "müsteşarı ile ilgili konuşmaya" devam etti: - Müsteşarımın ilgi alanı, yapmakta olduğu görev ile uyumlu bir alan... Sadece teorisyen değil, pratik hayatın da içinde... Ülkeye faydalı olacağına inanıyorum.