|
|
|
|
|
|
Filme olmaz diyen adam
OSMANLI İmparatorluğu'nun Ermeni katliamıyla suçlandığı "Ararat" filmini getiren Çetin, özel gösterime ülkücüleri temsilen Gökhan Yılmaz'ı davet etti.
YILMAZ "İnsan evinde kendine sövdürmez" deyince filmin gösteriminden vazgeçildi. SABAH yazarı Ömer Lütfi Mete ise filmin gösterilmesi gerektiğini savundu.
*** İnsan evinde kendine sövdürmez
Ararat'ı Türkiye'ye getiren Belge Film'in sahibi Sabahattin Çetin, milliyetçi kesimin filme karşı tepkisini ölçmek için özel bir gösterim yaptı. Ülkücüleri temsilen filmi izleyen Gökhan Yılmaz, "İnsan kendi evinde kendine sövdürmez" deyince filmin gösteriminden vazgeçildi.
ERMENİ asıllı Kanadalı yönetmen Atom Agoyan'ın çektiği, Osmanlı İmparatorluğu'nun Ermeni katliamı yapmakla suçlandığı 'Ararat' filminin Türkiye gösteriminden vazgeçildi. Kararın nedeni ise ülkücülerin filme gösterdiği tepki...
ÖZEL GÖSTERİM FİLMİN yayın haklarını Şubat 2003 tarihinde satın alan Belge Film'in sahibi Sabahattin Çetin, ilk günden bu yana 'Türkiye'de ikinci bir Geceyarısı Ekspresi imajı yaşanmaması için' filmi satın aldıklarını öne sürdü. Ancak 'Ararat Türkiye'de gösterilmeli mi, gösterilmemeli mi' tartışmaları hiç bitmedi. Çetin de, filmin gösterimi yüzünden oluşacak tepkileri ölçebilmek; hatta biraz da yumuşatabilmek için film vizyona girmeden önce özel bir gösterim yapmayı uygun buldu. Önceki gün yapılan bu özel gösterimde SABAH yazarları Ararat filmini izledi; gösterime filme tepki göstermesi muhtemel ülkücüleri temsilen Ülkü Ocakları Genel Başkanı da davetliydi. Çetin asıl olarak bu kesimin tepkilerini merak ediyordu. Ancak Genel Başkan gösterime katılmadı, onu temsilen Gökhan Yılmaz isimli bir ülkücü filmi izledi.
FARKLI TEPKİLER FİLM, izleyenlerin tamamını rahatsız etti; herkes filmin sanatsal nitelik taşımadığı, propoganda amaçlı yapıldığı konusunda hemfikirdi ancak 'film gösterilmeli mi, yasaklanmalı mı' noktasında SABAH yazarı Ömer Lütfi Mete ile ülkücü Gökhan Yılmaz karşı karşıya geldi. Milliyetçi kesimin önde gelen kalemlerinden Ömer Lütfi Mete, "Herkes seyretsin. İnsanlar kendilerine nasıl küfredildiğini görmeli. Ben filmi izlemeden önce Egoyan'ın bizi rahatsız edecek bir tez ortaya koyabileceğini, çok ustaca dürüst görünmeye çalıştığını, sinsice bir önyargı sunduğunu tahmin ediyordum. Ama gördüm ki çok kaba bir önyargı var. Bunu vatandaşın görmesi lazım" fikrini savunurken; Gökhan Yılmaz "Bence sadece bilirkişiler görmeli, bu film halka sunulmamalı. İnsan kendi evinde kendine sövülmesine rıza göstermemeli" sözleriyle tepkisini ortaya koydu. Gökhan Yılmaz, felsefeci ve 35 yaşındaydı. Kendini anlatırken 'ülkücüyüm ve bu camianın içindeyim' demekle yetindi. Film hakkında ne düşündüğünü sordum. "Filmi sanatsal anlamda değerlendirecek pozisyonda değilim" diyerek devam etti: "Bu filmdeki tarih tezi değerlendirilmeye layık değil. Ciddiye alınacak hiçbir tarafı yok. Ben tamamen bir sövgü olarak görüyorum. Bunu başkaları yapabilir, filmi oynatabilir elbette ama kendi elimizle kendi insanlarımıza bunu izlettiremeyiz. Ben çok rahatsız oldum." "Ama siz izleyebilme hoşgörüsünü gösterdiniz. İnsanlar da izlemeli ve kararlarını kendileri vermeli diye düşünmüyor musunuz?" soruma da şu cevabı verdi Yılmaz: "Herhalde perdeye saldırmamı beklemiyordunuz. Ben bilgi sahibi olmak adına izledim. Hoşgörü değildi yani. Bu filmin gösterilme gerekçeleriyle insanların bu filmi protesto etmeleri gerekçeleri aynı argümanlara dayanıyor."
HALLERİ BİR GARİP "İZLEMESENİZ merak etmez miydiniz?" diyorum... "Elbette ederdim. Ama farklı şeyleri de merak ediyoruz. Bunların bir kısmı ayıptır, gühantır, yasaktır. Hepsini yapmıyoruz ki. Tecavüz sahnesinde sıradan bir asker bile kullanılmıyor, rütbeli bir Türk subayı yapıyor bu işi. Türk subaylarının gözlerini gördünüz mü filmde? Hepsinin psikopatolojik bir hali var" diye cevap veriyor. Yılmaz'la konuştuktan sonra Sabahattin Çetin'e dönüyorum. "Ülkücüler filmin gösterilmesinden yana değil. Ve siz 'Onlar sıcak bakmazsa yayınlamam' diyorsunuz. Neden ülkücülerin görüşü bu kadar önemli sizin için? Bu ülkede filmin gösterilmesinden yana tavır koyanlar da var" diyorum. İşte dün açıkladığı; 'filmin gösteriminden vazgeçme' kararını da özetleyen sözler:
POLİS Mİ BEKLESİN? "SALONUN kapısında polisin beklemesinin, seyircinin polis gözetiminde film izlemesinin ne kadar garip olacağını tahmin edebiliyor musunuz? Bir sinema salonu sahibi olsanız, bu şekilde bir filmin gösterimine izin verir misiniz? Siz böyle bir filmin izleyicisi olmak ister misiniz? Ararat filmini benden 20'ye yakın salon istiyor ama hiçbiri böyle bir tepki karşısında bu filmi oynatmak istemez. Ben de filmi iade ederim..."
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|