| |
Yeni bütçeye eski söylem
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan dün TBMM kürsüsüne çıktı ve "klasik ezberini" bir kez daha tekrarladı: "Ekonomi iyiye gidiyor... Bu iyi gidişi dünya ekonomik çevreleri bile takdir ediyor." Başbakan'dan hemen önce konuşan AKP sözcüsü de "benzer üsluptaydı." "Görmeyen gözlerin, duymayan kulakların ve hissetmeyen kalplerin bile, ekonomideki olumlu gelişmelerin farkında olduğunu" uzun, uzun anlattı, durdu. Siyasette her şey "sonucuyla" ölçülür. Başbakan, Siirt Milletvekili. Başbakan'dan önce konuşan AKP sözcüsü ise, Kars. Siirt'te de, Kars'ta da bir yıl önce sorun "iş ve aş"tı. Bugün bir numaralı sorun hala "iş ve aş."
*** Başbakan "geride kalan bir yıl" üzerinde durdu. "Hasta ayağa kalktı" dedi. Doğru olmasına doğru tabii. Ama "bir doğru daha" var: "Giden hükümetin aldığı önlemler" zaten hastayı yavaş yavaş ayağa kaldırıyordu. "Doğru dürüst ayağa kalkamayan" ise sadece eski Başbakan'dı, o kadar.
*** Recep Tayyip bey "bir yıl içinde vaat ettiğimizden, programa aldığımızdan daha çok iş başardık" diye konuştu. Onu dinledikten sonra "üç dokümanı" karıştırdık. Başbakan Abdullah Gül'ün okuduğu Hükümet Programı'nı. Acil Eylem Planı'nı. Ve Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti'nin Programı'nı.. Üç programda da "yatırımdan" bahsediliyor. "Ekonomik büyümeyi yeniden başlatmak" hedef alınıyor (Tayyip beyin programı, sayfa 22). Ve bir "doğrunun" altı çiziliyor: - Yatırım olmaksızın ekonomik büyüme ve ekonomik büyüme olmaksızın sürdürülebilir ekonomik politika üretilemez (Aynı program, sayfa 23). Söyler misiniz "yatırım nerede?"
*** Yatırım bir "iklim" işidir. Giden hükümet "o iklimi" bozmuştu. Aslında iklim giden hükümetten de önce bozulmuştu. Ve Recep Tayyip Erdoğan bunu çok iyi bildiği için, Hükümet Programı'nda "yatırım ortamını iyileştirmeyi" vaat etmişti (Sayfa 23). Oysa "iklim, aynı iklim." Hala "yabancı sermaye ürkek." Ve hala içerideki sermaye "yatırıma karşı mesafeli." Ne bürokrasi azaltılabildi ve ne de yatırımcıya yeterli güven verilebildi.
*** Başbakan'ın dün TBMM kürsüsünde yüzü "AB'ye dönüktü." Türkiye-AB ilişkileri üzerine "çok şey" söyledi. "AB trenine binme hedefimizi" tekrar tekrar vurguladı. Ama "yeni bir şey" söylemedi. Söylemi "geçen hükümet döneminde izlenen... İsmail Cem'in takip ettiği... AK Parti döneminde de aynen devam edilen" siyasetin söylemiydi. Oysa biz dün Recep Tayyip beyden "daha farklı bir söylem" bekliyorduk. "Yeni" bir söylem.
*** Avrupa Birliği ile ilişkilerde Türkiye hep "sorgulanan ülke" oldu. "Geçen hükümet" döneminde de, "AK Parti döneminde de." Recep Tayyip beyin söylemi "değişik bir kurgu" üzerine oturmalıydı. "Türkiye'yi artık sorgulanan değil, sorgulayan bir ülke durumuna nasıl sokabilirim" kurgusu.
*** Yeni bütçe ülkemize hayırlı, uğurlu olsun. "Bütçe yazımızı" Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın "bütçeyi sunuş konuşmasının sonundaki bir sözü" aktararak noktalıyoruz. Söz, Atatürk'ün sözü: - Ekonomisi zayıf olan bir millet fakirlik ve yoksulluktan kurtulamaz, sosyal ve siyasal felaketlerden yakasını kurtaramaz (Unakıtan'ın 18 Aralık konuşması. Sayfa 42).
|