| |
|
|
İtfaiyede yangın var!..
Geçtiğimiz Ramazan ayında Kartal itfaiyesinde nöbette olduğumuz bir gece. Sahur yemeğini yiyorduk ki, "YANGIN" dedi santral memurumuz. Tabii ki öylece bırakıp, şimşek gibi olay yerine hareket ettik. 3'üncü dakikada olay yerindeydik. Kartal köprünün altında E-5 üzerinde bir otobüs cayır cayır yanıyor. Anında müdahale ve yolcu tahliyesi. Ne can kaybı-ne de tamamen yanıp bitmiş bir otobüs... İtfaiyecilerle el ele Savaş abi diyeceksin ki; "Bu anlattıkların vazifen zaten." Doğru; fakat yangın esnasında bir arkadaşım yanıma geldi ve bana dedi ki: "Baş şoförüm, A Takımı da burada." Dönüp baktım ve dedim ki: "Vaaay bee!.. Savaş Ay sabahın o saatinde yangın yerinde." Düşündüm; adama bak neredeyse bizimle beraber olay yerinde. Bende oluşan kanaat şu oldu: "Bu adam işini layıkıyla yapıyor. İşinin uzmanı. Bizim sıkıntılarımıza da tercüman olmada gerekeni yapabilecek, kamuoyu oluşturabilecek adam bu." Sonra Savaş abinin yanına gittik, bize 'kolay gelsin' dedi, tokalaştık. Ben de yaşadım o adam gibi adamla tokalaşma zevkini. Savaş abi geliyorum özele; İstanbul İtfaiyesi çalışanı bir memur (657) olarak sıkıntılarımız çok fazla. Bir köşe yazısı görüyorum gazetede. İşte efendim polisler çok zor şartlar altında, çok stres içindeler, ekonomik sorunlar ve buna benzer birçok problem... Abi kabul ediyorum herkeste problem var, ancak emniyete bu kadar iltimas haksızlık değil mi? Bir sürü bomba patladı. Olay yerine itfaiyecilerden önce kim gelmişti? Bunu herkese sormak istiyorum. Bir yangın olayında, olay yerine varıldığında itfaiyecilere saldıranlara karşı yine itfaiyeciler asayişi sağlamakla meşgul. O zaman neden sadece iki satır incecik yazılarla geçiştiriliyor. 'Şehitlerimiz unutuldu' 1997 senesinde tanker yangınında iki şehit verdik. Ne oldu, adamlar görev sorumluluğu içinde müdahale ettiler, netice ortada; 'birer mezar taşı.' Savaş abi, biz senin itfaiye çalışanlarına karşı tavrını biliyoruz. Siyasiler, yönetimler gelip geçici. Ama sen de biz de, o görevi yapmaya ihtiyaç olduğu müddetçe oradayız. Yönetim sorunlarından tut da, işyerinde çalışan işçi ve memur gibi ekonomik yönden de 2 kat birbirinden farklı ücret alan personeline kadar her şey problem. Oğlum var 4 yaşında, diyemiyorum ki ona; 'Oğlum oku da bir yerde memur olursun, okumassan itfaiyede işçi olursun.' Babası ön lisans mezunu 650 milyon alırken, o 1 milyar 200 milyon alsın. Savaş abi sadece anlatmak istediğim ekonomik meseleler değil. Onları memleket meselesi kabul ediyorum. Abi bir statümüz bile yok. Ben 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi Genel İdari Hizmetler sınıfı altında bizzat yangına müdahaleci olarak bir sürü itfaiye aracının da sorumluluğunu üstlenerek görev yapıyorum. 1997 tanker yangınında bir memur arkadaşımızın elleri yanmıştı, mahkemeye çıktılar. Hakim, arkadaşımızın memur olduğunu öğrenince: "Memurdan itfaiyeci mi olur? Memur dediğin masa başında yazar-çizer. Ne işin vardı yangında?" demiş. 'Bizim de sesimizi duyur' Netice olarak Savaş abi problemler bunlarla sınırlı değil. Sen bu işin uzmanısın. Bizim meselelerimizi konuşacağımız; yöneticileriyle, çalışanlarıyla masaya yatırabileceğimiz bir program yapmanı istiyoruz. 90 dakikalık müsabakalardan sonra saatlerce yapılan yorum programlarının yanında herhalde bizim istediğimiz bir tek program makbir istektir umarım. Sen hani programında bir meseleyle ilgili birisini aradın mı diyorsun ya; "Sayın başbakanım bu konuyla ilgili bizi aramanızı rica ediyoruz?" (Veya bir başka yetkiliyi.) Adam her kim olursa olsun arıyor. Öyle halkın huzurunda yetkililerden söz almalısın bizim için. Bunu yapabilecek güç senin elinde. Bunu yapmanı ben ve yüzlerce itfaiye çalışanı istiyor. Savaş abi bize yapacağın programın konu itibariyle reytingi belki biraz düşük olur ama, senin isminin reytingi ölçülemeyecek kadar yüksek. Savaş abi benim adım Yaşar Dilmaç. Kartal İtfaiye Grubu'nda baş şoför yardımcısıyım. Yolun bizim oralara düşerse sana bir çay ısmarlamaktan büyük zevk duyarım. Şimdiden her şey için teşekkür ederim. Allah kamerana ve mikrofonuna zeval vermesin. Selamlar.
|