| |
|
|
Reality show izlemeyen kendini aydın saymasın
DÜN Tempo dergisinden aradılar. Anket yapıyorlarmış: "Hangi TV programlarını izliyorsunuz? Niye?" Laf arasında 'Televole'yi, 'Biz Evleniyoruz'u filan da izlediğimi söyledim. Telefondaki meslektaşım şaşırdı: "Aaa, birçok kişi izliyor ama bunu itiraf etmiyor." Doğru... 'Entellik' işte böyle bir şey. İzleyerek, okuyarak, dinleyerek değil; izlemeyerek, okumayarak, dinlemeyerek entel olunuyor!
***
Ben eskiden bu 'entel' lafına çok bozulurdum. Çünkü entelektüelleri küçümsemek için ortaya atılmıştı. Daha sonra farkına vardım ki... Gerçekten de 'entel' diye bir insan kategorisi var. Mesela 'popüler kültür' dendi mi 'entel kişi'nin aklına hemen T. Adorno, U. Eco, S. Hall, M. Poster gibi kuramcılar gelir. Bunların bir iki kitabını, makalesini filan okumuştur. Peki kötü mü bu? Elbette değil. İyi yapmıştır okumakla. Ama ya sonrası? Theodore Adorno'yu ya da Umberto Eco'yu okumakla şu karmaşık, değişken Türkiye anlaşılabilir mi? Bugün artık TV bir kamusal public) alandır. Toplum sadece sokakta, parkta, kahvede değil ekranda da görünüyor ve konuşuyor. Mesela Zevcenur hanım dün Radikal'de yazdı: 'Biz Evleniyoruz'a katılan kızlar şöyle diyor: "Elenmediğime sevindim. Hiç olmazsa bir hafta daha bu evde kalacağım. Çok beğendiğim bu mutfağı ve banyoyu kullanacağım." İlk bakışta ne tuhaf bir durum; değil mi? Halbuki değil! Bir düşünün: O kız; annesi, babası, abisi, ablası ile yaşıyor. Aynı dökük banyoyu, aynı eski mutfağı onlarla paylaşıyor. Şimdi ise hem 'ünlü' olmuştur... Hem de reklamlarda gördüğü türde bir 'modern' evde yaşamaktadır... Yarışmayı kazanamasa dahi böyle bir evde bulunmak, hiç değilse bir hafta daha orada kalmak ne büyük bir mutluluktur!
***
Bu anlattıklarımın tabii ki acıklı bir yanı var. Tatmin edilmemiş arzular, boş gösteriler, yalanlar, kıskançlıklar, hüzünler... Ama ne yapalım. Şu anda böyle bir dünyada yaşıyoruz. Entel olup o dünyaya gözlerimi kapamak yerine, hiç olmazsa 'izlemeyi' tercih ederim. 'Popstar' ya da 'Biz Evleniyoruz' benim ilgimi 'Siyaset Meydanı', 'İskele-Sancak' ya da 'Basın Odası' kadar çekiyor. Hatta bazen daha da fazla!
|