| |
Eğitim ve demokrasi
Erzurum Milletvekili Doç. Dr. Ömer Eryılmaz ziyaretimize geldi... Ve "siyasetçi kimliğimle değil, bir eğitimci olarak sizinle konuşmak istiyorum" dedi. Doç. Eryılmaz sohbete bir "ricayla" başladı: - Ne olur, eğitim konularını daha sık yazın. Doğru... Bu konu "en önemli konumuz." Her gün konuşmalıyız. Biz de ondan bir ricada bulunduk: - Ne olur, siz siyasetçiler de eğitim konularını gündeminize alın... Konuyu sürekli canlı tutun... Tartışın. Milletvekilinin tepkisi: - Bunu biz yapamadığımız için, sizden istemeye geldim. - Siz neden yapamıyorsunuz? - Biz siyasetçiler bu konuyu ele aldığımız anda, işin içine ideoloji giriyor... Tartışma verimsizleşiyor... Bu bir tartışma kültürü konusu... Demokrasi kültürü konusu.
***
Ömer Eryılmaz'ın "özeleştirisi" hoşumuza gitti. - Sahi siz siyasetçiler eğitim konusunu neden verimli, sağlıklı şekilde konuşamıyorsunuz? - Bu konunun 150 yıllık geçmişi var... 150 yıldır sağlıklı tartışılamamış... İşin içine ideoloji girmiş... Ve kısır tartışma DNA'larımıza kadar işlemiş... Sorunlar da biriktikçe, birikmiş... Geri kalmışlığımızın temel nedeni, eğitimin ihmali.
***
- Biz de sizin "eğitimci kimliğinize" şunu soruyoruz... Tartışma kültürü, demokrasi kültürü neden yok? Eryılmaz dedi ki: - Yanıt veririm ama, çok zamanınızı alırım. - Önemli değil... Bütün gün eğitimi, demokrasiyi, kültürü konuşabiliriz. Ve Doç. Eryılmaz başladı anlatmaya...
***
Demokrasi kültürü ailede başlar. Bizde aile çocuğa ya aşırı sevgi gösteriyor... Çocuk bencil oluyor... Bencil insan, demokrat olamaz. Ya da aile aşırı baskıcı oluyor... Kaba güç uyguluyor... O çocuk da demokrat olamaz... Otorite yanlısı olup çıkıyor... Kural tanımıyor. Veya aile çocuğu kendi haline bırakıyor... O çocukta da demokrasi kültürünü ara ki bulasın. Konuya çocuğun eğitiminden başlamalıyız. Ne olur eğitim konularını daha sık yazın.
***
Tekrar "aynı şeyleri" söyledik: - Siz siyasetçiler de eğitimi daha sık konuşun. Ve yine "aynı yanıtı" aldık: - Çok doğru söylüyorsunuz... Fakat biz eğitim konusunu bilimsel biçimde konuşamıyoruz... Hemen ideoloji tartışmasına giriyoruz... Birbirimizi suçluyoruz... Ve eğitime bir türlü odaklanamıyoruz... Bu yıllardır böyle sürüp, gidiyor... Ve zararını ülke görüyor.
***
Doç. Dr. Ömer Eryılmaz ayrılırken bir "zarf" bıraktı: - Boş zamanınızda bakarsanız sevinirim. Baktık, 37 sayfalık bir rapor. "Türk Milli Eğitim Sisteminin Temel Sorunları ve Çözüm Önerileri." "Özelleştirme gelirlerinden, eğitim yatırımları için en az yüzde üç pay ayrılmasını" öneriyor. "Yerinde" bir yaklaşım. Ama biz özelleştirmeyi bir türlü beceremiyoruz ki, oradan eğitime kaynak aktarılabilsin.
***
Rapordan bir başka bölüm: - Pek çok ülkede yüksek öğretimde okullaşma oranı yüzde 35-40'tır... Bizde ise hala yüzde 12-15 arasında... Yeni üniversitelerin kurulması şarttır.
***
Ülke olarak "Avrupa Yüksek Öğretim Alanı" projesine imza koyduk. Bu projeye göre "üniversite çağındaki nüfusun yüzde 50'sine, üniversiteye gitme olanağı sağlayacağız." Bunun için "yeni üniversiteler kurmaya mecburuz." Ama ne yazık ki, bugün "bu konuları konuşmuyoruz."
***
Eğitim sorununu çözmüş Avrupa ülkelerinde bile "Üniversite Araştırma Enstitüleri" var. "Üniversite reformu... Eğitim sistemi" üzerinde çalışıyorlar. Bizde ise "böyle bir enstitü bile" yok. Kurma konusunda en ufak gayret" de yok.
***
Bir milletvekilinin "ne olur, eğitimi daha çok yazın" demesi hoşumuza gitti. Ah konuyu bir de kavga etmeden "eğitimciler ve siyasetçiler" gündemlerine alabilseler.
|