| |
|
|
Ardahan... "fakir ama dimdik."
Az gittik, uz gittik. Dere, tepe düz gittik. Sonra dağlara tırmandık, "tam teçhizat, birerle kol yürüyen özel harekatçılarla" karşılaştık. Ardından da "Serhat Şehri Ardahan'a Hoş Geldiniz" yazısıyla. İstanbul'a 1.524, Ankara'ya 1.175 kilometre uzaklıktaydık. Avrupa'da "bu kadar yol giden, birkaç ülkeden geçer." Kentin ortasında "Allahuekber dağlarından doğup, gelen" Kura Nehri akıyor. Allahuekber "öylesine görkemli... Karla kaplı bir dağ ki..." "Suyunu" üç ayrı denize akıtıyor. Kura Nehri, Ardahan'dan geçip, Gürcistan üzerinden Azerbaycan'a uzanıyor, Hazar Denizi'ne akıyor. Aynı dağdan doğan Çoruh, Karadeniz'e... Ve Allahuekber'in suları "Fırat" oluyor, Basra Körfezi'ne kadar gidiyor.
*** "Mahrumiyet" deseniz var. Ama Ardahan'ın geçen hafta merkeze alınan Valisi Mustafa Yiğit'in söylemiyle "mahrumiyetten kaynaklanan bir de bekaret" var. Hava, su "tertemiz." "Fabrika atığı... Çevre kirliliği" yok. "Hormon" diye bir şeyi kimse işitmemiş. Hani "ekolojik tarım" der, dururuz ya... Buradaki ürünlerin tamamı "ekolojik." "Eski" Vali Mustafa Yiğit anlattı, dinledik: *Burası Kafkas ırkı arının gen merkezi ilan edildi... 23 bin kovan arımız var. *Meslek lisesini derece ile bitirenlere (ilk beş derece) dükkanlarını ben açtım... Elektrikçi ise, elektrikçi dükkanını. *Genç bir kız, kuaförde çıraklık yapıyor... Ustalaşınca, ona kuaför dükkanı açıyordum. *Altı genç vardı... Arıcılıkta teşvik ettik... Şimdi şirket kurdular, jeep bile aldılar. *Sınır ticareti şart... Sınır ticareti bu bölge için hayat öpücüğü. *Halk Eğitim Merkezi ile Ardahan'ı Kalkındırma Vakfı "halıcılık atölyeleri" kuruyor... 286 kızımız, ilmik başına para alıyor... Ayda 100 ile 250 milyon arasında. *Evlere halı tezgahı hediye ediyorduk... Kadın, çocuğunu emzirip, halı dokuyor. Mustafa Yiğit'le Ardahan'ı dolaştık. Göç vermiş, sınır ticareti durmuş, fakirleşmiş. Ama hiç "eğilmemiş." Ne anarşiye bulaşmış, ne teröre. Doğu'da, sınırın yanıbaşında "dimdik bir Ardahan" gördük.
|